24 Kasım 2014 Pazartesi

Veremle Savas Egitimi Haftasi

VEREMLE SAVAŞ EĞİTİMİ HAFTASI

(Ocak ayının ilk haftası)

VEREMLE SAVAŞ EĞİTİMİ HAFTASI

 

AMAÇLAR:


·         Öğrencilere sağlık ve hastalık hakkında bilgi vermek.
·         Hastalıklar arasında veremin önemli bir yer tuttuğunu, bu ne­denle özel bir savaş haftası kabul edildiğini anlatmak.
·         Öğrencileri verem hastalığı, bundan korunma ve yakalandığında iyileşme yolları hakkında bilgi sahibi etmek.

VEREMLE SAVAŞ EĞİTİMİ HAFTASI

Verem,eskiden beri bilinen bulaşıcı bir hastalıktır.Çok sinsi,çok da tehlikelidir.Halk arasında ince hastalık olarak bilinir.Vücuda giren verem mikrobu kolay kolay öl­mez.İnsanın zayıf bir anını kollar.Küçük bir üşütme,beslenme yeter­sizliği veya vücut direncinin azaldı­ğı zamanlarda hemen ortaya çıkar.Hastalığın iyileşmesi de uzun za­man alır.Verem bulaşıcı bir hasta­lıktır.Bu nedenle çok tehlikelidir.Her yıl binlerce vatandaşımız bu hastalıktan ölmektedir.Verem hastalığı genellikle akci­ğerlerde görülse de,bu hastalık gırtlak,kemik,idrar yolları ve vücu­dun diğer organlarında da olabilir.
Vereme yakalanan kişi,gün­den güne zayıflar,halsizleşir.En küçük bir harekette çabucak yoru­lur.Özellikle geceleri terler,ateşi yükselir.Kesik kesik öksürürken çoğu kere balgamla birlikte kan da gelir.Hastalık,zamanında anlaşı­lıp tedavi edilmezse hasta ölebilir.
Verem insana çeşitli yollardan geçer.Bu hastalığın mikrobunu ilk olarak 1883 yılında Robert Koch adlı bir bilgin bulmuştur.Verem mikrobu,veremli bir hastaya do­kunmakla,onun yemek takımlarını veya eşyasını kullanmakla,toz ve toprakla,veremli bir ineğin sütünü iyice kaynatmadan içmekle geçe­bilir.
VEREMLE SAVAŞ EĞİTİMİ HAFTASI

Verem Aşısı


Veremden korunmak için iyi beslenmeli.Temiz havada dolaş malı.Spor yapmalı.Vücut temizli­ğine önem vermeli.Aşırı yorulmamalı,üzülmemeli,uykusuz kalma­malı.Yiyecek,içeceklerin temiz olmasına dikkat etmeli.Sigara içmemeli.Verem aşısı (BCG) olmalı.Yılda en az bir kere doktor deneti­minden geçmeli.Akciğer filmi çektirmeli.Mikroplu ortamlardan uzak durmalı.Her hastalıkta olduğu gibi ve­rem hastalığı da erken anlaşılırsa,iyileştirilmesi kolaylaşır.İyi beslenme,temiz hava,dinlenme ve veri­len ilâçları zamanında alma hastalığı iyileştirmede çok yararlıdır.Yurdumuzda verem hastalığıy­la savaşmak için 1956 yılında Ve­rem Savaş Derneği kurulmuştur.Bu kuruluşun amacı,halkı verem hastalığından korumak ve hastala­rı tedavi etmektir.Derneğin gezici ekipleri yerleşim birimlerini tek tek dolaşır.Verem hastalığı hakkında bilgi verir.Veremden korunma yol­larını öğretir.Halkı ücretsiz mua­yene eder.BCG aşısı yapar,ilâç dağıtır.Bu hastalığın tehlikelerini iyi bi­len devletimiz,yılbaşını izleyen ilk pazar günü başlayan haftayı Ve­remle Savaş Haftası olarak kabul etmiştir.Bu hafta süresince radyo,televizyon,gazete ve dergilerde veremle ilgili yayınlar yapılır.Okul­larımızda öğrencilere verem hasta­lığının tehlikeleri anlatılır. Bu has­talıktan korunma yolları öğretilir.



20 Kasım 2014 Perşembe

Özel Güvenlik

Güvenlik Görevlisi

Özel Güvenlik

Güvenlik görevlisi,işyerlerinde,sitelerde,özel kurumlarda,devlet kurumlarında,binalarda nöbet tutarak bir tür caydırıcılık veya hırsızlığın minimuma indirilmesidir.
Güvenlik görevlisinin silahlı veya silahsız olmak üzere iki tür sertifikası vardır.Bunlardan silahsız olanla nöbet tutulan yerler silah gerektirmeyen veya silahın tehlikeli olabilecek yerlerdir.Örneğin,binalar,siteler,bazı işyerleri gibi silahın tehlikeli olabileceği yerlerde silahlı güvenlik durabilir ama silah verilmez.Silahlı güvenliğin silah verilmesi için silahın gerekebilir olması yani bankalar gibi yerlerde güvenlik görevlisine silah verilir.

Güvenlik görevlisi olmak için;
  • Öncelikle Türkiye vatandaşı olmak
  • En az orta okul mezunu olmak(silahsızlar için)
  • Silahlılar için en az lise mezunu olmak
  • 18 yaşını doldurmuş olmak
  • Kamu haklarından kullanılabilir olmak 
  • Vücudunda görevini engelleyebilecek özrü bulunmamak
  • Yüz kızartıcı suç işlememiş olmak(hırsızlık,rüşvet,ırza geçme,kız kadın çocuk kaçırma gibi)

Bu özellikleriniz var ise güvenlik kursuna gidip güvenlik eğitimi alabilirsiniz.Güvenlik kursuna kayıt olabilmeniz için gerekenler;
  • Diploma aslı ve fotokopisi
  • Kimlik fotokopisi( 1 adet)
  • Muhtardan ikametiniz i gösteren belge
  • Vesikalık fotoğraf( 6 adet)

Yazıldığınız kursta yazılı sınava kadar verilen eğitimlere katılmanız ve yazılı sınavda da geçerli not almanız gerekmektedir.Yazılı sınavdan geçerli not silahsız güvenlik için en az 60 puan veya üstü almanız gerekmektedir.Silahlı güvenlik için toplam 125 soru vardır bunun 100 sorusu güvenlikle ilgili geriye kalan 25 soru ise silah sorusudur.Silahlı eğitimin bir de silah atışı vardır 5 atış 50 puan değerinde.Silahlı güvenlik yazılı sınavdan en az 60 almanız gerekmektedir 60 altında bir puan alırsanız silahlı kısmından da kalmış sayılırsınız.25 soruluk puanınız ve silah puanınız toplamı en az 120 olmalıdır.
Özel Güvenlik

Kursu ve yazılı sınavı geçtikten sonra kurs sizin sertifikanızı 1 hafta içinde çıkarır ve siz o sertifikayla;
  • Diploma fotokopisi (1 adet)
  • Kimlik fotokopisi (3 adet)
  • Adli sicil kaydı (1 asıl ve fotokopisi)
  • Vesikalık fotoğraf (4 adet,fotokopi olmayacak ve son 6 ay içinde çekilmiş olacak)
  • Sağlık raporu(Devlet hastanelerinden alınmış olması gerekmektedir)
  • Vukuatlı nüfus kayıt örneği(Emniyet Müd. Verilmek üzere)
  • Muhtardan ikametgah ilmühaberi( 2 adet)
  • Arşiv araştırma formu( 1 adet)
Bu belgeleri hazırlayıp Özel Güvenlik şube müdürlüğüne teslim etmeniz gerekmektedir.Yaklaşık bir ay kadar süren bu araştırma sizin takip etmeniz ve kimliğinizi almanız gerekmektedir.
Zamanında özel güvenlik görevlisinin bir fonksiyonu vardı.Şuan ülkemizde yaklaşık olarak 250 bin adet özel güvenlik şirketi ve milyonlarca güvenlik görevlisi olarak çalışan vardır.Git gide de artmaktadır.Sizde özel güvenlik olmak istiyorsanız hemen bir kursa gidip başvurun….  

18 Kasım 2014 Salı

Sürücü Belgesi

Sürücü Belgesi


Sürücü belgesi,trafiğe çıkmak için Sürücü kurslarından eğitim görülerek alınan bir belgedir.
Sürücü kursuna yazılmak için bir takım belgeler hazırlamanız  gerekmektedir.
·         Nüfus cüzdanı fotokopisi
·         Diploma fotokopisi
·         Sağlık raporu(Veriliş kısmına ‘sürücü olur’ yazılı olarak
·         Savcılıktan temiz kağıdı.
·         5 adet vesikalık fotoğraf
Bu belgeleri hazırlayıp kursunuza yazılabilir ve sınav süreci gelene kadar,yazılı sınav için derslere katılmanız ve direksiyon sınavı için direksiyon eğitiminizi kursun size sunduğu direksiyon eğitmeninden almanız gerekmektedir.
Yazılı sınav üç konuya ayrılmış olup bunlar ilkyardım,motor ve trafiktir.
Sınavı geçmeniz için ilkyardımdan 70 üzeri motordan 70 üzeri ve trafikten 70 üzeri puan almanız gerekmektedir.Eğer herhangi birinden 70 in altında puan alırsanız o bölümden kalırsınız ve tekrar o bölüme sınava girmeniz gerekmektedir.Üst üste 5 deva sınavdan geçemezseniz kurstaki dosyanız yanar ve tekrar dosya açtırmanız için tekrar kursa kayıt yaptırmanız gerekmektedir.
Sınavların hepsinden geçerli not alıp yani 70 üzeri alırsanız direksiyon sınavına girmeye hak kazanırsınız.Şu anki sitem de puan olarak hesaplanmamaktadır.Eğer sınava giren kişi geçerli notu almışsa bilgisayar otomatik olarak geçti diyor.Lakin geçerli puan alınmamışsa hangi bölümden kaldı ise yine otomatik olarak bilgisayar bölümünü ve kaldı olarak gösteriyor.
Hepsinden geçip direksiyon sınavına girersiniz.Yaklaşık bir hafta sonra bunu kursunuz size haber verecektir hangi gün olduğunu.Direksiyon sınavında iki tane milli eğitimden gönderilen denetmen ve size kursta eğitim veren eğitmeniniz ve siz olursunuz.Direksiyon kursunda dikkat etmeniz gereken bazı püf noktalar vardır.

·         Öncelikle koltuğa oturduğunuzda ilk yapmanız gereken şey emniyet kemerinizi takmak olsun.
·         Sonra aynaları (dikiz ve arkayı gören) kontrol ederek kendinize göre ayarlamanız gerekmektedir.
·         Aracı çalıştırıp kalkarken gaz ve debriyajı öyle ayarlayın ki istop etmesin
·         Trafiğe çıkarken ve şerit değiştirirken sinyal vermeyi unutmayın
·         Aracı yavaş ve heyecan yapmadan kullanmaya özen gösterin
Bunların hepsini yaparsanız geçerli notu aldığınızın garantisidir.
Direksiyon sınavını da geçip ehliyete hak kazandığınızda yaklaşık bir hafta kadar sonra direksiyon eğitim diplomanız çıkar.Sonra emniyete giderek harcınızı yatırıp ve belge isterlerse takdim edip ehliyetinizi yaklaşık bir ay kadar sonra elinize alabilirsiniz.
2 Tekerlekli araçlar için A2 ehliyet,4 veya 6 tekerlekli araçlar için B ehliyet,6  üzeri araçlar içinde E ehliyet gerekmektedir.
Ehliyetinizi büyütmek için yine bir kursa yazılmanız ve gerekli işlemlerden geçmeniz gerekmektedir.
Ehliyettiniz sizin için bir emliyettir.






17 Kasım 2014 Pazartesi

Geçmişi Kesfetmek

Geçmişi Kesfetmek

Geçmişi Kesfetmek

Geçmişi Kesfetmek



Uzak atalarımız ilk olarak bundan 12.000 yıl önce çiftçi olarak yerleşik yaşama geçtiler ve ilk medeniyetler bu şekilde gelişmeye başladı.Geride bıraktıkları obje ve yapıların birçoğu savaşlar, doğal afetler ve zamanın etkisiyle yok oldu.Ama büyük bir kısmı da günümüze kadar ulaştı.

Gömülü Sırlar

Arkeologlar karada ve denizde binlerce yapı ve objeyi yer altından çıkardılar. Dünyanın bir çok yerinde her yıl yeni buluntular ortaya çıkıyor ve bu buluntular bizim antik yaşam hakkında daha fazlasını açığa cikarmamıza yardımcı oluyor.Modern Soner teknolojisini kullanan dalgıçlar içlerinde yükleri gayet iyi korunmuşları da olan antik gemi kalıntıları (batıklar) keşfettiler.Son yıllarda keşifler,yüzyıllarca dalgaların altında saklı kalmış antik Mısır şehirlerinin harabelerini buldular.

Kelimeler ve Resimler 

Yazının keşfi sayesinde atalarımızın düşünceleri,duyguları ve inançları hakkında bilgi edinebilirsiniz.Kimi zaman,sonraki nesillere yapılmış kopyalara güvenmek zorunda kalsak da çok sayıda el yazması günümüze ulaşmış bulunuyor.
Antik resimler de bilgi edinmek adına çok önemli hazinelerden biridir.Çeşitli kültürlerden insanlar,evlerinin ve sarayların duvarlarına günlük yaşamdan sahneler resmetmişlerdir.Bazıları zeminlere mozaik resimler de yapmıştır. Bütün bunlar,antik giysiler,evler ve mobilyalar hakkında bir çok gerçeği çıkarmıştır.

Modern Yöntemler 

Günümüzde arkeoglar geçmişi açığa çıkarmak için şaşırtıcı derecede geniş bir yöntemler kümesinden yararlanmaktadır.Havadan çekilen fotoğraflarla gömülü suların ana hatları ortaya çıkarılırken,manyetik tarayıcılarla toprağın altında kalmış yapılar saptanabilmektedir.Bu tür çalışmalara Jeofizik arastırmaları deniliyor.

Arkeolojik ören yerlerinde bulunan bitki ve canlıların özenle incelenmesi de bir o kadar aydınlatıcıdır. Uzmanlar,boyut olarak hayvan isketlerinden polen taneciklerine uzanan geniş bir yelpazede kalıntıları inceliyorlar.Bu zahmetli çalışmalar, insanların yaşadıkları çevre ve yedikleri besinlerle ilgili hayranlık uyandıran ipuçları ortaya çıkıyor. Doktorların kullandıkları bazı teknikler de antik sırları açığa çıkarılmasına yardımcı oluyor.Mumyalar,cesetlerin üç boyutlu görüntülerini elde etmek için bilgisayarlı tomografi kullanılarak incelemekte,DNA testleriyle eski insanların nereden geldiklerini ve akrabalık ilişkilerini göstermektedir.

15 Kasım 2014 Cumartesi

İlk Çifçiler


İLK ÇİFTÇİLER

Bundan 12.000 yıl öncesine kadar,dünyanın dört bir yanındaki insanlar sürekli göç halindeydiler.
İlk Çifçiler
Orta Doğu'daki Bereketli Hilal Bölgesinin Haritası
Yiyecek bulmak için vahşi hayvanlar avlayıp yabani bitkiler toplayarak uzun mesafeler kat ediyorlardı.
Mağaralarda ya da kolayca toplanıp bir sonraki av alanına taşınabilen geçici barınaklarda yaşadılar.
Sonra,yaşamlarını sonsuza dek değiştirecek olağanüstü bir şey oldu:Tarım yapmayı öğrendiler.

BEREKETLİ TOPRAKLAR

Tarım bir gecede icat edilmedi;zaman içindeki gelişimi yüzyıllar sürdü ve dünyanın farklı yerlerinde,farklı zamanlarda keşfedildi.
İlk çiftçiler“Bereketli Hilal”adıyla da bilinen,Suriye'nin dağlan ile Türkiye'nin Doğu Anadolu dağlık bölgesini kapsayan ve Akdeniz kıyılarından İran'a ve Irak'a uzanan bir bölgede görüldü.
Bu bölgenin zengin,bereketli toprağı,eriyen dağ karlarıyla beslenen nehir ve akıntılarla her yıl sulanıyordu.

İLK HASATLAR

İlk ekinlerin ve çiftlik hayvanlarının yabani ataları büyük olasılıkla dünyanın bu bölgesinde ortaya çıkmıştı.
Tarım yapmaya başlamadan binlerce yıl önce,insanlar beslenmek için yabani bitkilerin tohumlarını topluyorlardı.
Sonra bu yabani bitkileri aramak yerine tohumlarım ekip biçmeye başladılar.
Bu değişiklik ekinleri de değiştirdi.
Yabani buğday başakları daha gevrekti,bu nedenle kolayca kınlıyor ve tohumlar rüzgârla dağılıyordu.
Ama ilk çifçiler ekecekleri tohumları,tohumlarını bira daha iyi korumaya başaran bitkilerden seçtiler,bu şekilde onlardan kolayca hasat elde edebilirler.
Böylelikle,zaman içinde,buğday değişti ve tohumlarını yabani buğdaylarından daha iyi koruyan,ayrıca modern buğday tiplerinin atalarından biri olacak siyez(emmer)
buğdayı ortaya çıktı.

VAHŞİ HAYVANLARIN EVCİLLEŞTİRMEK


VAHŞİ HAYVANLARIN EVCİLLEŞTİRMEK
Yaban Öküzü
VAHŞİ HAYVANLARIN EVCİLLEŞTİRMEK
Yabani Koyun
Avcılar,Orta Doğu'nun sarp tepeleri ile derin vadilerinde dolaşan vahşi koyun ve keçileri de yakalamaya başladılar.
Bu hayvanları evcilleştirdiler ve etlerinden olduğu kadar sütlerinden,yünlerinden de faydalanmak için beslediler.
VAHŞİ HAYVANLARIN EVCİLLEŞTİRMEK
Yaban Keçisi
Çiftçiler daha küçük ve uysal hayvanları üreterek daha evcil keçi ve koyun türleri elde ettiler.
Daha iri ve saldırgan hayvanlarıysa fazladan yiyecek sağlamak amacıyla avlayıp öldürmeye devam ettiler.



YENİ BİR YAŞAM BİÇİMİ

İnsanlar çiftçilik yapmayı öğrenince başka şeylerin de değişmesi zorunlu hale geldi.
Ekinlerine ve hayvanlarına bakmak için ilk kez belli bir bölgeye yerleşmeye başladılar.
Ayrıca,değişen yaşam biçimlerine ayak uydurmak için yeni beceriler ve teknolojiler edinmek zorundaydılar.
YENİ BİR YAŞAM BİÇİMİ
Öğütme Taşı

YENİ BİR YAŞAM BİÇİMİ
Çömlek
Tarlaları ekime hazırlamak için ağaçtan çapalar ve ekinleri biçmek için de çakmak taşından keskin bıçağı olan tahta saplı oraklar yaptılar.
Ekmek yapmak için buğdayları ezip un haline getirmeye yarayan öğütme taşları ile pişirmek için kilden ocaklar,su ve süt taşımak için de kilden çanaklar yaptılar.

12 Kasım 2014 Çarşamba

IBM'den İnsan Beynini Örnek Alan Bilgisayar

IBM'den İnsan Beynini Örnek Alan Bilgisayar

IBM'den İnsan Beynini Örnek Alan Bilgisayar

Mesele şu ki;insan zekasını sentetik ortamda yaratabilmek imkansız.
Hatta henüz beynin nasıl çalıştığını bile tam olarak anlayabilmış değiliz.
Bir bilgisayarı insan beyni gibi davranması için eğitmek hem teknolojik,hem de psikolojik açıdan zorlu bir süreç.
Ancak öğrenebilen bilgisayarlar yaratmak mümkün.
Akıllı telefonlar ve arama motorları bile bu beceriye kavuşmaya başladılar.
Google’a sadece ilk harflerini yazdığınızda,arama alışkanlıklarınızı kaydettiği için cümlenin tamamını karşınıza çıkarabiliyor.
Ya da arkadaşınıza mesaj gönderecek olsanız telefonunuz sizin yerinize bu mesajı tamamlıyor.
IBM, yapay zeka teknolojisinin tıkandığı noktaları görerek sorunları tamamen ortadan kaldırabilecek yeni bir bilgisayar sistemi geliştirdi.
SyNAPSE projesi kapsamında üretilen TrueNorth isimli bu bilgisayar,insan beynini taklit edebilecek özelliklere sahip.
Bilgisayar için “Neuro-Synaptic Core" denilen,sinir hücresine benzeyen işlemci çekirdekleri tasarlandı.
Sistem 256 adet işlemci çekirdeği,256 adet bellek birimi ve 64.000 nörondan (ara bağlantı) oluşuyor.
Yapısı itibariyle insan beynindeki nöron ağına benziyor.
Ama hepsi bundan ibaret değil.
SyNAPSE projesinde bilişsel bilişim (cognitive computing) teknolojisi kullanılarak yeni bir programlama mimarisi yaratıldı.
Yaklaşık 70 yıldır tüm bilgisayarlarda Von Neumann mimarisi olarak tanınan bir programlama lisanı kullanılıyor.
Bu geleneksel modelde veri bellekten işlemciye ve sonra tekrar belleğe geri aktarılıyor.
IBM’in geliştirdiği yeni programlama dili Corelet'in bu modelle hiçbir benzerliği yok.
Corelet mimarisinde her bir çekirdeği birbirine bağlayan 256 çıkış ve 256 giriş bulunuyor.
Tüm çekirdeklerin işlevi farklı.Veriyi muazzam ölçülerde işleyerek bir kompozisyon gibi bir araya getiriyorlar.

İnsan beyni de benzer şekilde yani paralel mekanizmayla çalışan bir bilgisayar gibi.
Veriyi tek bir işlemci üzerinden bütün olarak aktarmak yerine 256 farklı noktadan toplayıp birleştirmek çok daha hızlı bir sonuç alınması demek.
Bilişsel bilgisayar mimarisinin tüm gücü bu yaklaşımda yatıyor.
“Açıkçası,bir beyin üretmemiz mümkün değil çünkü organik teknolojiye veya insan beyni hakkında tüm bilgilere sahip değiliz" diyor
 SyNAPSE projesi yöneticisi Dharmendra Modha ve ekliyor"Ama zaten artık beyin üretmeye çalışmamıza gerek kalmadı.
Dünya bilgisayarlar aracılığıyla toplanan verilerle şekilleniyor.
Yapmak istediğimiz şey bu verilerin toplanma yöntemini geliştirmek.
İnanıyoruz ki bunun için en uygun mimariyi keşfettik."
2006 yılında IBM’in Silikon Vadisi'ndeki laboratuarlannda başlatılan projede biyolojik zekanın yaratılabilmesi için birçok farklı alternatif denendi.
Önce bir farenin beynini taklit edebilen bilgisayar,ardından kedi ve maymun zekasını kopyalayan sistemler.
Bilim insanları aslında bunların hiçbirini gerçek anlamda kopyalamadılar.
Yaptıkları sadece beynin çalışma mekanizmasını anlamak oldu.
Ve geleneksel bilgisayar mimarisiyle yapmak istediklerini başaramayacaklarını anladıklarında her şeyi yeniden tasarlamaya başladılar.
Sonunda ortaya çıkardıkları bu tasarım,insan beyninjn verileri işleme sistemine gerçekten çok benziyor.
Tek sorun bu bilgisayarın hayatımıza girmesi için uzun yıllara ihtiyaç duyulması.
Teknik donanımı bir tarafa, programlama dili Corelet bile daha bebeklik aşamasında.
TrueNorth’un en erken 2020 yılında faaliyete geçmesi bekleniyordu.IBM mühendisleri ileriki aşamalarda bilişsel bilgisayarı 100 trilyon nöron içerecek şekilde çalıştırmayı hedefliyorlar.
IBM’in bir diğer çığır açan bilgisayarı VVatson,tüm dünyada üniversiteye giden tek bilgisayar olarak tarihe geçti.
VVatson 3 yıllık bir program içinde Matematik ve İngilizce üzerine kusursuz bir eğitim alacak.
Bu süperbilgisayar daha önce de “Jeopardy” isimli yarışma programına katılmış ve birinci olmuştu.
TrueNorth gibi bilgisayarlar tek başına değil,geleneksel yongalarla birlikte kullanılacak.
Çünkü bir bilgisayarın veriyi hem düz,hem de bilişsel açıdan işleyebilmesi onu çok daha güçlü bir duruma getiriyor.
Bu tıpkı beynin sağ ve sol yarısının bir arada çalışması gibi.Algı gerektiren yetenekler için bilişsel zeka devreye girerken,mantık gerektiğinde geleneksel yöntem tüm görevi devralıyor.
Böylece insan beyni gibi algılayabilen,karar verebilen bir bilgisayar ortaya çıkıyor.
Zaman içinde daha da geliştirilecek olan bu tip bilgisayarlar,gelecekte verilerin eş zamanlı olarak hem toplanıp hem de analiz edilebileceği bir sistem haline gelebilir.
Daha da önemlisi ticaret,sosyal dalgalanmalar,çevresel faktörler gibi sürekli değişen verilerin algısal bazda değerlendirilmesi sonucunda güçlü bir veri depolama şekli oluşacak gibi görünüyor.
SyNAPSE projesi uzmanlarım dan psikiyatri profesörü Giulio Tononi bu buluşu şöyle yorumluyor;"Hala yapılacak çok iş var.Fakat en önemlisi ilk adımın atı!maşıydı.Üstelik bu tek bir adım değil,birkaç adım haline dönüştü.”
Tononi haklı,IBM tıpkı bilgisayar teknolojisinin yeni gelişmeye başladığı dönemde olduğu gibi,bu teknolojinin bambaşka boyutlara taşınması için günümüzde de muazzam bir atağa geçti.
Son yıllardaki buluşlarıyla "Ya olursa?" sorusunu tarihe gömüp,“Sırada ne var?" diye sormamızı bekliyorlar.
Proje yöneticileri,SyNAPSE teknolojisinin insan gözünü kopyalamak için de kullanabileceğini belirtiyor.
Her bir gözümüz günde bir terabaytın üzerinde veri ile etkileşime geçen olağanüstü bir donanıma sahip.
Yani bunu başarmaları pek kolay olmayacak.
Ama zorluklar IBM'i hiçbir zaman durduramadı.
Neticede firmanın Big Blue adlı bilgisayarı sayesinde vizör olarak kullanılmak üzere yeni bir sistem geliştirmeyi hedefliyorlar.
Gözlük şeklindek bu bilgisayar,görme engeliler için bilgi depolayacak ve topladığı verileri kulaklığa ileterek kusursuz bir navigasyon sağlayacak.

10 Kasım 2014 Pazartesi

Besinlerin Saklanmasi ve Besin zehirlenmesi

Besinlerin Saklanması


Besinlerin Saklanmasi
Besinlerin Saklanmasi

Besinlerin saklanmasında en çok başvurulan işlem, yoğunlaştırma, buharlaştırma ya da kurutma yoluyla suyun atılmasıdır.

Suyun atılması, su emen tuzlu maddelerle de sağlanabilir (yemek tuzuyla olduğu gibi). Öteden beri uygulanmakta olan tuza bastırma yöntemi, bu ilkeye dayanır. Herkesin bildiği lakerda ve salamuralar bu yolla hazırlanır. Aynı ilke, şekerle de geçerlidir Bütün meyvelerin şurup, reçel ya da pelte yapılmasında olduğu gibi.

Yağ gibi çabuk bozulabilen bazı bölümlerin de kesilip atılması gerekir. Bazı besinlerin, bakteri ve enzim etkinliğini yok etmek için belirli sıcaklıkta ısıtılması yeterlidir: Süt, bira, şarap, vb. için yapılan pastörizasyon böyle bir işlemdir. Daha yüksek sıcaklıkta, enzimler ve bakteriler, sterilizasyon yoluyla bütünüyle yok edilirler.

Sebzelerde sınırlı bir asitlik derecesi vardır; bu, doğal olarak, bakterilerin yaşamasını önler; hayvansal kökenli yiyeceklerin asitlik derecesi daha yüksektir ve bu yiyecekler, mikroorganizmaların gelişmesine çok elverişli koşullar taşırlar. Saklanmaları çok güç olduğu için tehlikeli zehirlenmelere yol açabilirler. Yiyecekler çok düşük sıcaklıkta tutularak, enzim ve bakterilerin etkinliği önlenebilir.



Besin zehirlenmesi

Mide bulantısı, kusma, iştah yitimi, yüksek ateş, karın ağrısı, mide-bağırsak iltihabı ve ishalle gelişen rahatsızlıkları belirten terim. Besin zehirlenmesi, besinlerdeki mikroorganizmalar tarafından üretilen toksin ve zehirlerden kaynaklanabilir. Yiyeceklere bulaşan bakır ve cıva gibi ağır metallerin ağız yoluyla alınması, bazı mantarların ya da midye gibi doğal zehir kaynaklarının yenmesi de zehirlenmeye yol açar.
Mikroorganizmalar. Yiyeceklere bulaşan mikroorganizmalar üç yolla hastalığa neden olurlar: Bunların birincisi sindirim sistemine bir stafilokok türünün girmesidir. Et, yumurta ve sütte yaygın olarak bulunan Salmonella typhimurium, besin zehirlenmelerinin yüzde 70'ini oluşturur. Besinlere bulaşan stafilokoklar, güçlü bir enterotoksin üreterek, çok sayıda mikroorganizmanın üremesine ve çok etkili bir toksinin üretilmesine uygun bir ortam oluşturabilirler. Ellerinde ya da yüzlerinde stafilokok püstülleri (irinli sivilce) bulunan ve elleriyle iş gören besin işçileri, başlıca mikrop taşıyıcılarıdır. Stafilokokların sindirim sistemine girmesi, mide-bağırsak enfeksiyonuna neden olur. Genellikle ivegen (akut) mide-bağırsak iltihabına yol açar. Tedavide özellikle, ishal nedeniyle sıvı ve elektrolit yitimini gidermek gerekir. Ölüme çok ender rastlanır.
Besin zehirlenmesine yol açan ikinci neden, sağlıksız koşullarda konservelenen besinlere Clostridium botulinum bakterisinin bulaşmasıdır. Bu bakteri konserve kutusunun ya da kavanozunun içindeki oksijensiz ortamda toksin üretebilir; bu toksinler de botülizme yol açar. Botülizm toksini, bağırsak enzimlerine dirençlidir; bağırsaktan emilince, kas işlevini düzenleyen bazı sinirleri felce uğratarak etki gösterir. En tehlikeli etkisi, solunum kaslarını zayıflatarak havasızlıktan boğulmaya yol açmasıdır. Ölüm olaylarının çoğu, toksinin bedene girmesinden sonraki ikinci gün ile dokuzuncu gün arasında görülür ve ölüm oranı % 65'e kadar çıkabilir. At plazmasından hazırlanan güçlü antitoksinler, hastada belirtiler ortaya çıkmadan önce kullanılırlarsa, etkili olurlar. Mide-bağırsak iltihabı belirtisi vermediği için botülizm, besin zehirlenmesi grubunun tipik olmayan bir türüdür.

Pişirilmeden yenilen sebzelerle ya da kaynatılmadan içilen suyla bulaşan Entamoeba histolytica adı verilen birhücreli asalak da besin zehirlenmesine yol açan ücüncü nedendir; özellikle yeni doğmuş bebeklerde görülür; ishal ve kusmayla belirti verir. Besinlerden bulaşan asalak, bağırsaklarda üreyerek yaralaşmalar oluşmasına, amibimsi hareketlerle dokulara girerek kan damarlarının aşınmasına yol açar. Mezenter (bağırsak askısı) damarları aşındığında, asalaklar karaciğere ulaşır ve karaciğer apsesine neden olurlar. İshal ve kusmayla yitirilen sıvı, özellikle bebekler ve çocuklarda ölümle sonuçlanabilir. Şok durumu söz konusuysa kan, serum ve sıvı desteğiyle yatak istirahati en iyi tedavi yoludur. Metaller. Kurşun, cıva gibi ağır metallerin bulaştığı besinlerin alınması da ivegen mide bulantısı, kusma ve ishale, uzun vadede de solunum ve sinir sistemi hastalıklarına yol açar. Belirtilerin ağırlığı besinle alınan metal dozuna, tahriş edici özelliğine ve hastanın beden direncine bağlıdır. Şok durumu kan, serum, sıvı desteğiyle ve yatak istirahatiyle tedavi edilir. Tedavide ayrıca, bu maddelerle birleşerek bedenden doğal yolla atılmalarını sağlayacak maddeler içeren ilaçlar kullanılır.
Doğal zehirler. Zehirli mantarlar, belirli dönemlerde zehir üreten kabuklu deniz hayvanları da besin zehirlenmesine yol açarlar. Mantar zehirlenmesinin başlıca belirtileri terleme, kramplar, ishal, zihin karışıklığı, bazen de çırpınma nöbetleridir. Hastalar genellikle 24 saat içinde iyileşirlerse de, zehirli mantar türlerinin çoğunun yol açtıkları zehirlenmelerde, ölüm oranı % 60'ın üstündedir.
Haziran-ekim ayları,arasında midyeler veistiridyeler sudan zehirli bir kamçılı hayvan türü alırlar; bu organizma, pişirilmeden sonra da yok olmayan bir toksin içerir. Midye ve istiridye besin zehirlenmesinin başlıca belirtileri mide bulantısı, kusma ve karın kramplarıdır; solunum yetmezliğine bağlı olarak ölüme yol açabilir.