31 Temmuz 2015 Cuma

Topraksız Tarım

Topraksız Tarım

http://bilgedayi.blogspot.com.tr/

Bitkilerin toprak yerine içinde erimiş gübre olan su,berlit,top yada volkan tüpü gibi mekanlarda yetiştirilmesine topraksız tarım olarak adlandırılır.
Topraksız tarım yetiştiriciliğinde ortam olarak tor,talaş,ağaç kabuğu,çeltik havuzu,yer fıstığı kabuğu,kum,çakıl,kaya yünü,plastik köpüğü gibi maddeler kullanılabilir.Bu maddeler saksı,plastik torba yada plastik yataklara konulabilirler.
Yetiştirme ortamı olarak kullanılan toprak özellikle örtü altında üretilen yoğun yetiştiricilik sebebiyle kısa zamanda yorulmak tadır.Başkaca topraktan kaynaklanan hastalık veya başka ninotodo olmak üzere zararlılar sebebiyle verim seneden seneye azalmaktadır.Bir süre sonra da o topraktan ekonomik olarak verim kazandırılmamaktadır.İşte bu sebepten dolayı özellikle örtü altındaki tarım gerekli olmaktadır.
Örtü altındaki yetiştirilen domates,salatalık,biber,patlıcan,marul,fasulye gibi sebzelerde yer bera ve karanfil gibi kesme çiçekler topraksız tarım sistemiyle yetiştirilebilir.
Topraksız tarımın,topraklı tarımla yetiştiricilikten farkı yetiştirme ortamı,sulama veya gübreleme yöntemidir.Askıya alma,budama,havalandırma gibi bakım işleri aynıdır.
http://bilgedayi.blogspot.com.tr/

Topraksız ortamda yapılan yetiştiricilikte üretimin,sağlıklı olabilmesi için sistemin iyi kurulmasında büyük önem taşımaktadır.Başlarda yapılacak bir hata bütün emeklerin boşa gitmesine sebep olabilir.
Şimdi topraksız tarım yapılabilmesi gerekenleri dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım.
Topraksız tarım da bitkilere verilen su toprağa süzülebilmesi için kök bölgesinde toplanır.Fazla suyun köklere zarar vermemesi için bir süre sonra süzülüp uzaklaştırılması olmalıdır.Bunu yapabilmek için de ilk iş olarak sera tabanına yüzde 0,5 ile yüzde 1 eğim verilir.İstene eğimin verilmesi için değişik yöntemler yapılabilir.Pratik olarak bir ip,su terazisi ve metre bu iş için yeterlidir.
İp yerden yarım metre yükseklikte sera boyunca çekilir.Su terazisi kullanılarak düz konuma getirilir.Başından ve sonundan zemine olan yüksekliği ölçülür.Eğim verilecek tarafla diğer taraf arsındaki yükseklik farkı istenen eğim oranında ayarlanır.Örneğin seranın boyu 60 metre ise yüzde 1'lik bir eğim için başı ile sonu arasındaki 60 cm yükseklik farkı gerekmektedir.Eğim verme işleminden sonra seranın gübrelenmesi ve sulanmasında kullanılacak depo için eğimin düşük olduğu taraftan seranın bir köşesine çukur kazılır.Çukurun boyutları seranın büyüklüğüne ve kullanılacak deponun kapasitesine göre değişir.Örneğin bir dekarlık serada günlük su ihtiyacını karşılayabilmek için 5 ila 6 tonluk bir depo olmalıdır.Depo poloitilen malzeme ile olabileceği gibi tuğla ile örülüp içi sızdırmayacak şekilde sıvanarak ta yapılabilir.Şimdiden kolay gelsin. 

30 Temmuz 2015 Perşembe

Japonya

Japonya

http://bilgedayi.blogspot.com.tr/

Japonya,Asya'nın doğusunda bulunan bir ada ülkesi olup,dünyanın en eski uygarlıklarından bir tanesidir.Japonya'da yaklaşık olarak 3100 ada bulunmaktadır.Japonya Doğan Güneş ülkesi olarak adını yaymış bir ülkedir.Japonya Dünya sıralamasında nüfusun en fazla olan 10. ülkesidir.Yaklaşık olarak 135 milyon kişi yaşamaktadır.Ülkenin başkenti Tokyo'dur.Tokyo dünyanın en kalabalık şehridir.Para birimi ise Japon Yeni dir.
Toprak büyüklüğü 377,444 kilometre karedir ve Dünya da en fazla deprem görülen ülkelerin başında yer alır.
Tarihte tek atom bombası atılan ülkedir.İkinci dünya savaşında atılan atom bombası Hiroşima ve Nagazaki'ye düşmüş ve yüz binlerce kişi hayatını kaybetmiştir.Bu yüzden atom bombası atıldığı tarih ve savaşta teslim olma tarihleri Japonya'nın ulusal yaş günüdür.

Ne Zaman Gidilir?

Japonya'ya gitme gibi bir fikriniz var ise sonbaharı geçirmemenizi tavsiye ederim.Yani ilkbahar ve sonbahar arası en güzel zamanıdır.Sakura'nın açtığı,çok güzel kokan,rengarenk kiraz ağaçların meyve verdiği zamandır.
Eylül ve Kasım arası da havaların yumuşak ve ılıman olduğu ve fazla soğuk olmadığı zamandır.

Japonya Mutfağı   

Japonya'nın herkesin tahmin edeceği gibi geleneksel mutfağın ana yemeği pilavdır.Kahvaltıdan tutun da akşam yemeğine dahil olmak üzere her öğün de pilav yerini alır.
Bir ada ülkesi olması nedeniyle balık türleri fazla bulunur.Japon mutfağı denince akla gelen sushi olu ama tempura,soba,sukiyaki,okonomiyaki,ramen vb. bir çok yemek çeşitleri ile zengin bir mutfağa sahiptir.
http://bilgedayi.blogspot.com.tr/

Japonların uzun yaşamalarının sırrı yemeklerin doğaya bağlı olduklarından dolayıdır.Mümkün olduğu kadar doğal özelliklerini bozmamaya çalışırlar.

Japonya da Konaklama 

Zamanınız kısıtlı ise,çeşitli oteller,Japon tarzı ryokan,pansiyonlar,aile konaklama evleri,kapsül oteller,ve motellerden yararlanabilirsiniz.
Eğer zaman sıkıntınız yok ve uzun süreli bir tatil düşünüyorsanız,yabancılar için yapılan evlerden yani garjin evlerinden bir yer kiralayabilirsiniz.Kiralama süreleri bir ay olarak hesaplanır ve diğer yerlere göre daha hesaplı olur.

Japonya Kültürü

Japon kültürünün en önemlisi kimono adlı giysidir.Kimono giyen Japonlar sihirli bir el değmiş gibi kibar davranışlar sergilerler.Kimono giysisinin farklılıkları vardır.Örneğin evli bayanlar kısa kollu kimono giyerler bekar bayanlar da uzun kollu kimono giyerler.20 yaşına basan kızlarda aile içinde bir kutlamayla kimono giyer ve 20 yaşını kutlarlar.
http://bilgedayi.blogspot.com.tr/

Japonlar sürekli sakin bir ruha sahip olup doğayla iç içe yaşamaya çalışırlar.
Dünyaca ünlü Japon çiçek süsleme sanatları Kado meşhurdur.
Japonya da kadın erkek ayrımı fazladır.Örneğin erkekler ve kadınların ayrı dilleri vardır.Yani erkekler ,erkeksi bir dilde konuşurken,kadınların bu dile ait kelimeleri ünlemeleri kullanmasını istemezler.

Japonya'da Ulaşım

http://bilgedayi.blogspot.com.tr/

Kara yolu,demir yolu ulaşımına göre daha az kullanılır.Yer altı trenleri ve süratları meşhurdur.Bunların yanı sıra deniz yolu ulaşımı da ada olduğu için gelişmiştir.Yaklaşık her limandan dünyanın her yerine seferleri vardır ve ticaretin bir çoğunu deniz yolu ile yapmaktadırlar.
Türkiye ile karşılıklı vize muafiyet anlaşması dolayısıyla Türk vatandaşları 3 aylık süre ile vizesiz ziyaret edebilirler.

28 Temmuz 2015 Salı

Organik Tarım

Organik Tarım

http://bilgedayi.blogspot.com.tr/
Organik Tarım Ürünleri

Organik Tarım nedir?

Organik tarım naturel deneyi bozmamaya yönelik,insana ve çevreye yararlı sentetik ve kimyasal ilaçların olmadığı bütün aşaması kontrollü bir üretim biçimidir.
Organik tarımda tabiatı ve tarım bölgelerini bozmadan,insanlarda olumsuz yan etkileri olmayacak biçimde sebze,meyve ve hayvansal ürünler elde edilir.
Organik tarım biçimi çağdaş tarım sektörünün varlığını red etmez.Organik tarım kesinlikle kimyasal ilaç veya gübre kullanılmadan üretilen tarım anlamına da gelmez.Organik tarım,geleneksel tarımla değerlendirildiğinde daha az tarımsal bulguların kullanıldığı ama daha çok biyolojik faktörlerin yer aldığı altarnetif bir tarım sistemidir.
Organik tarımı her ülke ve hatta her şehir kendi şartlarına göre üretmelidir.Organik tarım bir çifcinin kendi olanaklarından en üst seviyede faydalanmasını ve en az netice kullanılmasını sağlar.
Organik tarım da değişik bitkisel ve hayvanlar için değişik üretim çeşitleri vardır.Tarımsal üretimde,üretimle ilişkide tüm etkenler ve olaylar bir bütün şeklinde önemsenmeli ve organik tarımla uğraşan şahsın kendi kendine yeterliliği temin edilmelidir.
Tarımsal üretimle beraber açığa çıkan ve yakın çevreden temin edilen tarım maddelerin,diğer işletme girdilerinin çevreyi tehtit eden her türlü etkisi azamiye düşürülmeli yada bunlardan tamamen kurtulmalı.
http://bilgedayi.blogspot.com.tr/
Organik Tarım 

Toprağın iğleştirilmesi ve içerisindeki uzviyetlerin zarar görmemesi,beslenmesi gerekmeli,toprak sömürülmemelive saf verimlilik yükseltilmelidir.
Organik tarımın bir ürünün ekim yada dikimden sonra herhangi bir uygulama yapmadan kendi haline bırakılması ya da eskimiş bir işletmecilik şekline dönüş anlamına gelmez.
Organil tarımda üreticiler çağdaş tarım teknolojisinin temin ettiği tüm olanakları organik tarım felsefesi ve belirtilen olanaklar yönünde kullanmalıdır.
Doğa dostu tarım üretim şekli olan organik tarımda herhangi bir şekilde mevzuatta onaylanmayan yapay kimyasal,gübre,ilaç veya hormon kullanılmaz.Organik tarımda ürün adeti değil kalite önemlidir.Her türlü kaynaktan en azami şekilde yararlanmak amaçlanır.
Sertifikasyon kurumunun denetim çalışanlarınca denetlenir.Ürünlerin halka sunulması için sertifika alınması şarttır. 

16 Temmuz 2015 Perşembe

Ramazan Bayramı

Ramazan Bayramı

http://bilgedayi.blogspot.com.tr/


Ramazan bayramı,halk diliyle de şeker bayramına da gelen,en çok çocukların sevindiği büyükler içinde nerde o eski bayramlar dedirttiği,küslüklerin bitmesi için bir vesile olan,3 veya 4 gün resmi tatili olan,büyüklerin ziyaret edildiği,mezarlıklara uğrandığı ve örf ve adettimiz olarak her sene kutlandığı bir bayramımızdır.
Evet bugün ramazan bayramı saat 06:18 de okunacak olan ezandan sonra resmen başlamakta.
Bayram ezanı sonrası kahvaltılar yapıldıktan sonra öncelikle baba ve annelerimizin elleri öpülür ve ziyaretler için hazırlanılır.Küçüklerin daha çok heyacanlandığı bu bayramda önceden alınmış bayramlıklar giyilir ve komşu komşu gezilerek şeker ve para toplanır.
Resmi tatil olarak bu bayram arife günüyle birleşerek 4 gün olarak belirlendi.Tabi bu resmi tatil olduğu için bazı çalışanlarımıza tatil olarak sayılmaz ama onlara da bayram mesaisi işler.Bayram mesaisi olarak kişinin normal mesaisinin iki katı olarak hesaplanır.
Yukarıda da anlattığım gibi bayramlar nedense çoçukları daha çok sevindiriyor.Bunu kendimden ve çevremden yaptığım gözlemlerden söyleyebilirim.Büyüdükçe veya sorumluluklar arttıkça diyelim,bu bayram ne giyssem diye düşünen küçükler gibi olmuyor büyüklerin hesapları maddi olarak.
Bu sene 29 gün olarak tutulan oruç ve yaklaşık 17 saat gibi bir açlık susuzluktan sonra gelen bir bayramda dikkat edilmesi gerekenler:
Öncelikle yaz ayı olarak bakarsak bol bol su içmeliyiz.
Oruç ayının etkisi nedeniyle bünye metopolizması biraz zayıflamıştır.Metepolizmanın hızlandırmanın en kolay yolları yağlı yiyeceklerden uzak durmak ve bol bol su içmekten geçmektedir.
Şeker bayramı da olarak sayılan ramazan bayramında en çok şeker ve şekerli yiyeceklerin ikram edilir.Bu ikramları da geri çevirmek olmaz diye yemek mecburiyetin de hissedersiniz.Ama sağlığınızı düşünüyorsanız birazını geri çevirmeli ve dikkat etmelisiniz.
Sabah namazı sonrası bir aydır yapılmayan kahvaltıda fazla yağlı yiyeceklerden uzak durmalısınız.
Eğer dikkat etmezseniz vücuda fazla yüklenmekten kalp sıkışmasına kadar gidebilir.
Son olarak da kolorinin yakılması için birasz yürüyüş yaparsanız vücutun metopolizması kendini daha fazla çalışma hissi uyandırır.
Ramazan bayramı boyunca köprü giriş çıkışları ve belediye otobüsleri ücretsiz olacaktır.
Ramazan Bayramınızı kutlar güzel sağlıklı bir bayram geçirme dileğiyle…


26 Haziran 2015 Cuma

Zamanınızın Kıymetini Bilin

Zamanınızın Kıymetini Bilin

http://bilgedayi.blogspot.com.tr/


Zaman,görecelidir.Mühim olan,onu nasıl değerlendirdiğinizdir.Peki,ister işte ister özel hayatta hedeflerinize ulaşabilmek için zamanınızı nasıl doğru kullanabileceksiniz?

Şöyle bir etrafımıza baktığımızda dikkatimizi dağıtacak o kadar çok şey göreceğiz ki:Sms’ler,email’ler,çağrılar,ayaküstü sohbetler,saatlerce süren toplantılar,tweet’ler…Farkındaysanız sıra,omzunuzdaki iş yüküne gelmedi bile!Tüm bunlar gerçekten çok bunaltıcı ve yorucu;doğru düşünme ve karar verme,kendimiz için asıl önemli olanı yerine getirme becerimizi,isteğimizi sürekli tehdit ediyorlar.Oysa ki birkaç küçük değişikle en kıymetli hazinelerimizden biri olan zamanımızı doğru şekilde değerlendirebilir,iş ve özel yaşamımızdaki hedeflerimize ulaşabiliriz.

Liste tutun

Yapılacakları listeleyin.Maddeleri kendi içinde önemli önemsiz diye gruplayın.Önceliği,önemli yada acil olanlara verin.

Hedef koyun

Kendinize belirli hedefler koyun ve bunları gerçekçi ve yapılabilir olduğundan emin olun.Bunun için önce mevcut halinizi gözden geçirin,hangi hedeflerin sizin için önemli olduğunu ve hedefinize ulaşmak için ne yapmanız gerektiğini adım adım planlayın.

Önceliklerinizi belirleyin

Önceliğiniz,sizin için neyse o olsun.Unutmayın acil bir iş,her zaman önemli olmayabilir.

Ertelemeyin

Benjamin Franklin’in de dediği gibi asla bugün yapabileceğiniz bir şeyi yarına bırakmayın.Doğru zaman,şimdidir.

Teknolojiye hükmedin

Teknolojinin size hükmetmesine izin vermeyin,siz ona hükme din. Akıllı cihazlar,bizi her an ulaşabilir kılıyor.Her gün onlarca e-mail,facebook,sms’ler,twitter bildirimleri tarafından dürtülüyoruz.Yani dikkatimiz,sürekli tehdit altında.Yapılması gereken aslında çok basit:Hepsini kapatın ve işiniz bitene kadar kesinlikle açmayın.

Hayır demeyi öğrenin 

En son ne zaman ‘Hayır’ dediğinizi hatırlıyor musunuz?Kibarlıktan yada kaybetme korkusundan ‘Evet’ sözcüğünü bol keseden kullanıyoruz.Ama hedeflerimize ulaşmak için konfor alanımızdan çıkmak,gerektiğinde’Hayır’ demesini (patronumuza bile)öğrenmek zorundayız.
http://bilgedayi.blogspot.com.tr/

Kaybedilmiş bir gençlik kaybedilecek bir gelecek demektir.Ne yazık ki bu sözün doğruluğunu yaşıyarak anladım.Pek çok pişmanlığım var fakat en büyüğü geçmişte boşa tükettiğim zamanım.İnsan yaşı ilerledikçe zamanın kıymetini iyi anlamaya başlıyor.Küçükken geleceğimizi pek düşünmeyiz tıpkı o sıralarda yaşıtlarımızı olduğu gibi tek derdimiz eğlencedir.Ama artık büyüdük geleceğimizi düşünmemiz lazım.Bir söz vardır bilmem duydunuz mu Gencin gücü yaşlıda,yaşlının ise aklı gençte olsaydı keşkeler olmazdı.Yani o yaşlarıma geri döne bilseydim eminim bugün pek çok şey değişirdi.Sizde keşke dememek için zamanınızı iyi değerlendirin…

Sabit Durmak Zararlı

Sabit durmak zararlı

Sabit Durmak Zararlı

Mesai saatinin büyük bölümünü ayakta ya da PC başında oturarak geçirmek,dikkat edilmediği taktirde ciddi kas ve dolaşım rahatsızlıklarına neden olabilir.Acıbadem Fulya Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı Prof.Dr.Selda Özçırpıcı,işi nedeniyle çoğunlukla ayakta duran ya da oturanların sıklıkla karşılaştıkları rahatsızlıkları ve bunlara karşı neler yapabileceğini anlatıyor.

Bütün gün ayaktayım diyenler

Mesai saatinin büyük bölümünü ayakta geçiren çalışanlarda en çok görülen fiziksel rahatsızlıklar nelerdir?

Bu kişilerde genellikle uzun süre ayakta durmaya bağlı olarak bel ve sırt ağrıları,bacaklarda ve ayaklarda ağrılar ve dolaşım bozukları gelişebiliyor.Bunun nedeni ayakta durmakla dirseklere ve bele binen yükün artması ve duruş bozukluğuna bağlı kaslarda kısalık,spazm gelişebilmesi.Ayrıca hareketsizlik ve sürekli aynı pozisyonda kalmaya bağlı olarak bacak dolaşımı da bozulur.Bacaklarda ve ayakta ağrı,şişlik oluşur.Ayak tabanında ağrılar gözlenebilir.

Uzun süre ayakta durarak çalışanlara işyerinde uygulanabilecek neler önerirsiniz?

Öncelikle ergonomiye dikkat edilmeli.Bu kişilerin yaptıkları işi uygun pozisyonda yapması ve ergonomik aletler kullanmaları,oluşabilecek rahatsızlıkları önleyebiliyor.Mutlaka belirli aralıklarda oturabilecekleri sandalyeler olmalıdır.Arada dinlenme periyotların olması ve bazı özel egzersizler yapılması da önemli.Burada en önemli unsur,sabit pos türü bozmak,30-45 dakikada bir pozisyon değiştirmektir.Uzun süre ayakta duranlara dolaşımı düzenleyici ayak-ayak bilek kas egzersizleri,bel-karın egzersizleri ve doğru duruşun öğretilmesi gerekiyor.Ayrıca iş ayakkabıların seçimi de çok önemli.Ayakkabılar mutlaka ortopedik,tabanı destekli,şok absorban ve ayak sağlığına uygun olmalı.

İş yeri dışında ne gibi egzersizler yapabilirler?

Özellikle alt ekstremitede dolaşımı arttırıcı kas egzersizleri yapılmalı.Ayrıca,bel-karın,bacak ve ayak kaslarını güçlendirici egzersizler ve germe egzersizleri önemlidir.İş sonrası bacakları yüksekte tutmak,dinlenmek,ayak bilek egzersizleriyle dolaşımı düzenlemek gerekiyor.Bu kişilere ayrıca duruşu düzenleyen egzersizler,yoga,pilates ve yüzme önerebiliriz.

Bütün gün PC karşısındayım diyenler

Mesai saatimin büyük bölümünü oturarak geçiren çalışanlarda en çok görülen fiziksel rahatsızlıklar nelerdir?

Bu kişilerde boyun,sırt ve bel problemleri sık görülür.Kas ağrıları,spazmlar ve bel,boyun fıtığı gelişebiliyor.Ayrıca sürekli aynı pozisyonda tekrarlanan hareketlere bağlı olarak omuzda,dirsek ve el bileğinde ağrılar gelişebiliyor(bilgisayar kullananlarda olduğu gibi).Sabit pozisyonda uzun süre oturmak bacaklarda da dolaşım bozuklukları ve kas ağrılarına neden olabilir.

Bu koşullarda çalışanlara iş yerinde uygulayabilecekleri neler önerirsiniz?


Masa yüksekliği ayarlanabilir olmalı,bel ve boyun desteği olan ortopedik sandalyeler kullanılmalı,sandalye yüksekliği ayarlanabilmeli.Ayaklar yere tam temas etmeli ve sandalye,kalça ve diz 90 derece olacak şekilde ayarlanmalı.Sandalyede kol destekleri mutlaka olmalı.Çalışanlar 30-45 dakikada bir kalkıp dolaşmalı ve bazı egzersizleri masa başında düzenli olarak yapmalı.Bunlar boyun,sırt ve bel egzersizleri olup hem duruşu düzeltiyor hem de kas gücünü arttırıyor.Ayrıca mutlaka her iki bacak için dolaşımı arttırıcı egzersizler yapılmalı.

İş yeri dışında ne gibi egzersizler yapılabilir?

Düzenli olarak yapılan aerobik egzersizler (yürüme,yüzme vb.) hem kan dolaşımını hem de kas gücünü arttırır.Ayrıca düzgün duruş için pilates ve yoga yapılması önemli.Yine dolaşımı düzenleyici egzersizlerin yapılması da alabilecek önlemler arsında yer alıyor.

25 Haziran 2015 Perşembe

Erteliyorsam bir sebebi var

Erteliyorsam bir sebebi var

http://bilgedayi.blogspot.com.tr/



İster iş ister özel hayatınızda ‘Daha sonra yaparım’ cümlesini çok sık kullanıyorsanız yabana atılmıyacak bir sorun olabilir…Acıbadem Fulya Hastanesinden Uzman Klinik Psikolog Sarp Kulkara,sıklıkla başvurulduğunda kişinin hayatını ciddi bir şekilde sekteye uğratan erteleme davranışın neden kaynaklandığını,onunla baş etmek için neler yapılması gerektiğini aktarır.



Neden erteliyoruz




Erteleme,bir çok duruma bağlı olarak gerçekleşen bir davranıştır.Ertelemenin sık yapıldığı ve hayatı sekteye uğrattığı durumlar sorun olarak karşımıza çıkar.Başlı başına böyle bir rahatsızlık yoktur,ancak bu durum bir problemin görüntüsüdür.Çoğunlukla kaygı bozukluğu olan kişilerde erteleme davranışının sıklığına rastlanır.Özellikle mükemmelliyetçi bir kişilik yapınız varsa erteleme davranışı sıklıkla başvurduğunuz bir hale gelir.

Ertelemeyi bir davranış biçimi haline getirenlerin sayısının son yıllarda arttığı görülüyor.Sizce bunun nedeni ne olabilir?Buna sebep olarak,içinde bulunduğumuz sistemin hep daha fazlasını istemesi gösterebiliriz.Hele ki kişilik özellikleri sisteme uygun bir kişi,dış dünyadan bunun doğru ve olması gereken bir şey olduğunun onayını alır ve küçüklükten beri büyüttüğü kaygılarının normal olduğu düşüncesiyle daha fazlasına erişmeye çalışırsa,bu davranış biçimi onda oturabilir.




Bu davranış neden kaynaklanıyor?


Bir çok sebebi bu davranışın içinde inceleyebiliriz.Kişilik özelliklerimiz,içsel çatışmalarımız,aile tarafından öğretilenler vb.Örneğin; obsesif kişilik yapısına sahip olanlar her şeyi mükemmel yapmaya çalışırlar.Çoğunlukla düşünceleri ya hep ya hiç tarzı bir yönelime sahiptir.O nedenle yapılacak işi ya en iyi yapacaklar ya da hiç yapmayacaklardır.Temelde sürekli ‘ Ya yanlış olursa?’,‘Yetersiz oldu’, Bu tam olmadı’ düşünceleri zihinlerinde gezinirken,yaptıkları işlerden tatmin olmazlar ve işlerin veriliş süreleri hep gecikir.Hatta ellerindeki işler bitmiş olsa bile onu teslim edemezler.Teslim ettiklerinde çok büyük hatayla karşılaşacaklarını düşünebilirler.Bazen bu algısal kaygı o kadar büyür ki,karşılaşacak hata bütün hayatını etkileyecek,kendi felaketini getirecek diye korkabilirler.Büyüyen kaygı her işin ertelenmesine sebep olur.Tabii ki bu kişilik yapısının ve içsel çatışmanın bir gelişim süresi vardır.Saygınlığa önem veren,yüksek standartlar talep eden bir baba,eleştirel ve alınan başarılardan memnuniyetsiz bir anne böyle bir kişilik yapısının oluşumuna hizmet eder.Bütün bunlar çocuğun büyürken algılarını şekillendirir ve mükemmeliyetçi,detaycı ve aşırı kaygılı bir kişiliğe sahip olmasına neden olur.Aile hiçbir şey yetmediği için bunu içselleştiren çocuğa da bir süre sonra hiçbir şey yetmemeye başlar.Kendi başarılarını sıradan görüp,hatalarını felaket olarak yorumlar ve kendini taktir edemez hale gelir.Bu elindeki bütün işlere kaygılı yaklaşmasını sağlar.


Erteleme,orta ve ileri aşamalarda kişinin gerek iş gerekse özel yaşamında ne gibi aksaklıklar meydana getirebilir?




Bu davranış alışkanlığa dönüştükten sonra iyice yerleşir ve kişi artık farkında olmadan her şeyi ertelemeye başlar.Bu yüzleşmeden ve değişimden kaçış demektir,aynı zamanda sürekli olarak kaygıyı besler.Etrafındaki insanlar bir süre sonra şikayet etmeye başlar,kişinin ilşkileri bozulabilir,işi tehlikeye girebilir.Kişi aslında çok düşündüğü halde düşüncesiz,umursamaz ve savsak damgası yiyebilir.


Ertelemeyle baş etmek için neler önerebilirsiniz derseniz eğer.




İlk önce bu kaygınızın farkına varın.Eğer bunun sizde yarattığı sıkıntıyı fark ederseniz savaşmak için güç kazanırsınız.Elinizdeki işlere yüklediğiniz anlamları düşünün.Bunu yaparken güvendiğiniz ve daha organize başka bir arkadaşınızın bu işle ilgili nasıl düşüneceğini,ne yapacağını referans olarak alabilirsiniz.İşler yarım kalabilir.Hatta yarım bırakın;dünyanın yıkılmadığını,insanlarla ilişkilerinizin tek bir olaya bağlı olmadığını,sizin hakkınızdaki düşüncelerin sizin sandığınız kadar kırılgan olmadığını görün ve gelişen durumla baş edin.Mutlaka yardım isteyin.Bütün işleri tek başınıza yapmaya çalışmayın!Kendinize ne kadar yeterli olup olmadığınızı kanıtlamaya çalışırken gerçek olan durumdan uzaklaşabilirsiniz.Siz Tanrı değilsiniz!Her işi aynı anda yapamazsınız.İşlerinizi sıraya koyun.Tarih ve önem sırası,organize olmanızı kolaylaştırır.Baş edemeyeceğiniz kadar kaygınız varsa uzman bir psikologdan yardım alın.
Unutmayın biz erteledikçe hayat hızlanır...