6 Ağustos 2014 Çarşamba

Sahra Çölü


Dünya'nın en büyük çölü olan Sahra Çölü,kıtanın kuzeyini ortasından ayıran dev bir çöldür.Amerika Birleşik Devletlerini yüzölçümü bakımından kapsayacak kadar büyük olan bu çöl yaklaşık 2,5 milyon yıllıktır.Yağışlar, mineralleri yıkayıp götürmediği ve bitkiler onları tüketmemiş olduğu için, çölün zemini mineral besinler açısından çok zengindir. Bunun için, uzun süreli kuraklığı atlatmayı becerentohum taneleri kısa ve güçlü sağanaklar biçiminde yağan ilk yağmurlarda hemen kök salıp çiçek açar ve birkaç gün içinde olgunlaşır. Mineral bakımında zengin bu tabaka rüzgalarla dünyanın dört bir yanına dağılarak buradaki toprakları da zenginleştirir.
İlk olarak 18 şubat 1979 yılında Sahra Çölü'ne kar yağmıştır.

Charlie Chaplin Hayatı

Charlie Chaplin,
(16 Nisan 1889 - 25 Aralık 1977), 
İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu ve yazar. Asıl adı Sör Charles Spencer Chaplin olmakla beraber, yarattığı "Şarlo" (Charlot) karakteri ile özdeşleşti ve öyle anıldı.
Londra'nın varoş bir mahallesinde doğup büyüyen Chaplin,1913 yılında gittiği Amerika'da 1 yıl sonra ilk filmi olan ' Making A Living'in ' ardından çekilen Kid Auto Races in Venice filminde bol pantolonlu, melon şapkalı, büyük ayakkabılı, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan "Şarlo" tiplemesini yarattı. Takip eden yıllar içinde aralarında 1917 yapımlı The Immigrant ve The Adventurer gibi filmlerinin de bulunduğu altmıştan fazla kısa filmde oynayarak yeni gelişmekte olan sinemanın da etkisiyle dünya çapında görülmemiş bir üne kavuştu. 1918 yılında çektiği A Dog's Life filmi ile uzun metrajlı filmlere de başlayan Chaplin, Mary Pickford, Douglas Fairbanks veD. W. Griffith ile birlikte kurdukları United Artists film şirketinin ortağı olduktan sonra Altına Hücum, Şehir Işıkları, Büyük Diktatör, Asri Zamanlar, Sirk ve Sahne Işıkları gibi başyapıtlara imza attı.
Filmlerinde dönem koşulları için imkânsız görülebilen mizansenlere, koreografilere ve akrobatik hareketlere yer veren Chaplin, komedi sinemasının bütün örneklerini sonuna kadar korumakla birlikte, heyecanın ve hareketin asgari düzeye çekildiği sahnelerinde ise dramatik yapısını sergileyebilmiştir. Popülist yaklaşımlara, hiçbir zaman benimsemediği bazı yönetim biçimlerine ve teknolojiye yönelik ağır eleştirilerini ise yine bu komedi tarzının içinde eritmiş ve sessizce seyirciye ulaştırmayı bilmiştir.

Lale Çiçeği

LALE
Süs bitkisi olarak yetiştirilen soğanlı,otsu ve etli bir bitki türüdür.2 veya 8 yaprağı bulunan çiçeği bazen ikili olan,çiçek parçacıkları altılı olan kendidi beğendiren bir çiçek türüdür.
Türkiye'de on dört çeşidi yetiştirilen bu bitkinin 1718'den 1730'a kadar süren devrinde adını bu bitkiden almıştır,LALE DEVRİ.
Lale bitkisinin toprağı taşsız ve gübreli olmalıdır.Kışa doğru sonbahar da dikilir ve tohumlarından çıkan laleler 3 ila 6 sene çiçek vermez.Çürüyen soğanlarının yerine her yıl yenisi gelir.Kalbe faydalı olan yaprak,soğan ve çiçeğinde Tulip'in alkoloidi bulunmaktadır.Eski zamanlarda da müebbet zanlılarının boyunlarına demir halka şeklinde lale asarlarmış,zanlının ağır suçlu olduğu belli olsun diye.

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Kehribar Tesbihi


Kehribar tesbihi sıkma ve damla kehribar olmak üzere ikiye ayrılır.
Sıkma kehribar ilk olarak 1700 tarihinde bulunmuştur.İlk olarak ampullerin duylarında kullanılmıştır ve daha sonra takı olarak ta kullanılmıştır.Ama renk değiştirme özelliği olduğu için çok şikayet olmuş ve sıkma kehribar üretimi durdurulmuş.Sıkama kehribar Osmanlının son zamanlarında tesbih ustalarınca kullanılmıştır. Renk değiştirmesi kullanıcının hoşuna gitmesi nedeniyle büyük ilgi uyandırmıştır tesbih olarak.
Damla kehribar,ağacın reçinesinin toprak altına damladıkdan sonra  en az 25 veya 30 milyon yıl sonra taş olmuş haline denir ve bu yüzden tesbihin kıralı ve en pahalısıdır.

3 Ağustos 2014 Pazar

Ceviz



Ceviz,diğer bir adıyla koz olarak da bilinen,kalın gövdesi sayesinde uzun yaşayabilen,bol protein içeren,sert kabuklu meyve türüdür.Genellikle olgun bir ceviz ağacı 25 metreye kadar uzayabilir.Her türlü doğaya uyum sağlama özelliği vardır.Nisan gibi çiçek açıp,haziran başlarında da yaprak açmaya ve meyve vermeye başlar ama olgun meyveyi eylül gibi verir.
Ceviz ağacının aşılı olanları yaklaşık 4 sene gibi bir sürede meyve vermeye başlar.Lakin yabani yani aşılı olmayanlar dan en az 6 sene gibi bir verim alamazsınız.Tabi bu verimlerde cevizin içine de yansır.6 kg aşılı bir cevizden yaklaşık 3 kg iç alırken yabani bir cevizde de 1.5 ila 2 kg verim alırsınız.Olgun bir ağaçtan yaklaşık 35 ila 40 kg arası ceviz çıkar.
Ceviz içerisinde omega 3,yağ asitleri ve birçok protein ve mineraller vardır.Bu yüzden bir çok hastalığa da iyi gelir.
Zeka gelişimi egzama,sedef,bağırsak hastalıklarına,karında su toplamasına,düzenli olarak yenildiğinde(günde en fazla 3 tam ceviz)kalp atış düzensizliğini giderir.



Cevizi ağacı yetiştirmek için en az 6 metre karelik bir alan gerekmektedir.Cevizi genellikler her yerde kolaylıkla yetişebilen bir bitki türüdür.Fidanını dikerek yaklaşık bir,bir buçuk metreye kadar gelince sizin bakmanıza gerek kalmadan kendi kendiliğine yağmur suyu ile yetişebilir.
Ülkemizde ise cevizi kesmek yasak olduğu bilinir ve cezası vardır.Ceviz kesilmemesi gereken ağaçlardan biri olmasının sebebi,ceviz ağacının binlerce yılda yetişebilmesidir.
Ceviz ağacının meyvesinden yararlanmak yerine keserek cevizden eşyalar yapılıyor.Bu eşyaların ücreti fazla olması nedeniyle ceviz ağaçlarını geleceğe bakmadan kesebiliyorlar.Bu yüzden ceviz ağacını dikenlerden devlete kayıt yaptırmalarını ve kesilmemeleri gerekmektedir.
 Ceviz ülkemizde en pahalı yemişlerinden biri olup yetiştiricilerin yüzünü güldürmeye yetecek kadar verim verir.Yaklaşık bir yetişkin ceviz ağacı her sene 40 ile 50 kilo gram ceviz verir.Bu da demek oluyor ki şu an cevizin kilo gramı yaklaşık 40 TL olup yaklaşık olarak bir ceviz ağacından senede 2000 TL para kazanabilirsiniz.Bunu 10 cevize çarparsak 20.000 TL para eder.10 cevizi dikmeniz için gereken sadece 600 ile 700 arası bir arsanızın olmasıdır.
Gelecek güzel günler için cevizinizi ve ağacınızı kesmeyelim...

Saman Altından Su Yürütmek




Vaktiyle bir  köyde,köylüler tarlalarını sulamak için nehir suyunu sırayla kullanmak üzere anlaşmışlar.Tarladaki mahsul nehir in boyunu aşmaktaymış.
Köyün açıkgözü tarlasına daha fazla su alabilmek için tarlasına ince bir kuyu kazarak nehre bağlar.Tabi anlaşılmasın diye de kanalın üstüne samanları yığar.Bir süre sonra nehrin suyu azalmaya başlar ve tarlalara su az akmaya başlar.Bu köylüyü meraka sokar ve araştırırlar lakin bulamazlar.
En sonunda da bütün tarlaları gezmeye karar verirler.Kaçak su alan köylünün tarlasına geldiğinde,bostan havuzunun daima su ile dolu durması dikkatlerini çeker.Bostan havuzunun yüzeyi saman kırıntıları olması ve bu saman kırıntıların nerden geliyo diyerek araştırmasından saman balyalarını bulmasına ve hileyi de anlayıp bu saman balyalarını kaldırarak kaçak su kanalını bulurlar.
Buna çok kızan köylü hemen ihtiyar heyetine danışarak bu tarla sahibine bir ceza verilmesini isterler.
İhtiyar heyeti tarla sahibinin falakaya yatırılmasına karar verir.Falakayı atan kişi demek;
- 'SAMAN ALTINDAN SU YÜRÜTÜRSÜN' haa diyerek daha kuvvetli vururmuş.
Günümüze kadar gelen bu deyim başkalarına hissettirmeden menfaat temin edene veya insanları birbirine düşürüp ortalığı karıştıranlar hakkında söylenir...    

1 Ağustos 2014 Cuma

Cam Sanatı

Cam İşleme Sanatı

Cam,antik çağlardan beri saydam veya yarı saydam, inorganik sıvı olan, günümüzde sert ve kırılgan olarak kullanılan maddedir.Ana maddesi silisyumdur.
Cam iki çeşide ayrılır biri insan yapımı günümüzde kullandığımız diğeri ise yanardağdan püskürme yolu ile doğaya atılan doğa camıdır.Bunlar yarı değerli taşlardır.


Aşağıda detaylı olarak videoda izleyebilirsiniz.