31 Ağustos 2014 Pazar

İnce Bagırsak İltihaplanması

İNCE BAGIRSAK İLTİHAPLANMASI

ENTERİT

İnce Bagırsak İltihaplanması
ince bagırsak

Her gün tüm yediğimiz ve içtiğimiz şeylerin geçtiği ince bar- saklarımızın herhangi bir kısmı veya pek çok kısmı, gıdalar içinde ezilmeden gelen sert şeylerle çizilebilir veya alman bazı ilaçlar bar- sakları tahriş edebilir. Çizilen veya tahriş olan kısımlara çeşitli mikroplar yerleşir ve çok nazik olan Bagırsaklarımız o kısımların­dan iltihaplanır, hastalanır.
İnce Bagırsak yer yer iltihaplanınca :
                O kısımlardan gaita geçerken sürekli karın ağrısı yapar, hastanın zaman zaman ateşi yükselir.
                Sık sık büyük apteste çıkma ihtiyacı duyulur. Hasta bazen ishal, bazen peklik çeker.
                Gaita nisbeten cıvık olur ve zaman zaman üzerinde yer yer stimükvari veya yumurta akı gibi kısımlar, bazen de kan çizgileri görülür.
Hastalık önce hafiften başlar, zamanında tedavi edilmezse sü­reğen hal alır.
İnce Bagırsak iltihabı:
                Beslenme hataları, yenilen şeyler içinde mide - barsağı çi­zen şeylerin çok olması.
                Zayıflama için kepek ve benzeri sert şeylere havi şeylerin çok ve sürekli kullanılması.
                Sık sık ve fazla miktarda soğuk su, soğuk bira, dondurma, alma.

                Uzun süre peklik giderici veya diğer hastalıklar için alman baz ıilaçlann karsakları tahriş etmesi gibi nedenlerden olabilir. Bilhassa hastalandıktan sonra bu gibi şeylere dikkat etmeli ki kısa sürede tedavi imkânı olsun. '

İNCE BAGIRSAK İLTİHAPLANMASI TEDAVİSİ


Enterit yani ince Bagırsak iltihabının tedavisi çok yönlü yürü­tülür.
A.                BESLENME
Sürekli çalışan bagırsaklarımızın hem çalışması ve hem de ken­di kendini tamir edebilmesi için günlük beslenmelerde bagırsaklarımıza yardımcı olmamız gerekir. Bunun için:
                Hasta kabil olduğu kadar yatakta dinlenmeli. Ayaklar ve karın sıcak tutulmalıdır.
                Bir iki gün tüm yiyecekler kesilmeli sadece içersine ince kıyılmş havuç ve az lahana konmuş bol sulu pirinç çorbası ver­melidir. Çorbaya limon ve tuz katılır.
                ikinci gün çorba yanında 1 - 2 subardağı dolusu yoğurt da verilmeye başlanır.
                Üçüncü ve dördüncü günden itibaren yukarkilere ilaveten biraz beyaz peynir, 50 gr. yağsız ızgara et veya suda haşlama tavuk, balık verilir. Bunlarla birlikte patates püresi (yalnız ağızda iyi gezdirdikten sonra yutmalı) de verilmelidir.
Bu arada daha ilk günden itibaren çorba yanında, suyu bol ayva kompostosu da verilir.

sifali bitkiler
sifali bitkiler

B.                ŞİFALI GIDA VE BİTKİLER
ince bagırsak iltihabın tedavi etmek ve önlemek içip aşağdaki yiyecek ve şifalı bitkilerden yararlanmalıdır.
I — ENTERlT'TE FAYDALI GIDALAR
a) Balkabağı :
Balkabağı hem bagırsak iç yüzeyini zamk gibi sıvamak ve hem de bol A vitamini ile bagırsak yaralarının çabuk iyileşmesini sağla-
mak suretiyle çok faydalıdır. Gaitanın bagırsaklarda kolayca kayma­sını temin eder. Böylece yaralı kısımlar fazla zarar görmez.
Bagırsak hastalanınca veya hasta olmaması için sık sık balka­bağı yenmelidir. Balkabağı bol sulu pişirilir ve her öğün suyu ile birlikte mutlaka bir tabak dolusu yenir. Ilık ılık yemelidir. Bilhas­sa akşam yemeklerinde bol sulu 1 tabak yemelidir. Bagırsak iltiha­bına hiç bir zararı olmaz, çok faydası olur. Bazı kimseler kabağı ağızlarında fazla çiğnemeden, tükrükle karıştırmadan yerler, on­larda mide yanması ve gaza neden olur.
                Havuç:
Yaşlılarda, bebeklerde ve çocuklarda görülen ishal, ince bagırsak iltihabı, peklik gibi tüm bagırsak rahatsızlıklarını geçirmede çok yararlıdır.
Havuç ya 1 fincan taze suyu çıkartılarak, hastanın çorbasına karıştırılmak suretiyle verilir veya çok ince kıyılan havuç pirinçle birlikte çorba şeklinde haşlanır. Her iki halde de mide ve bagırsaklara zarar vermez, çok yarar sağlar.
                Lahana:
Lahanada U vitamini vardır, bu vitamin mide ve bagırsak iç yü­zeyi için çok gereklidir. Mide ve bagırsaklarımızın hasta olmaması, hastalandıktan sonra çabuk iyileşmesi için, hastanın çorbasını avuç içi kadar laha ince kıyılarak atılır ve pirinçle birlikte haşlanması sağlanır. Kabilse 1 tatlıkaşığı çiğ lahana suyunu çıkartıp, pişmiş çorbaya ateşten indikten sonra katılırsa daha yararlı olur. En iyisi pirinç çorbası içine 1 havuç + Avuç içi kadar lahana koymalıdır.
                Muşmula ve ayva :
Bunların çekirdek ve sert kısımları çıkartılarak şekerli suda pişirilir ve süzgeçten geçirilerek püre haline getirilir ve hastaya daha ilk günden, günde 1 yemekkaşığı verilir. Her iki meyve bagırsak çalışmasını düzene sokar, enterit ve diğer bagırsak rahatsızlıklarının geçmesini sağlarlar.
Çocuklu evlerde sert kısımları çıkartılmış ayva ve muşmula, bol şekerle marmelat yapılır ve lazım olduğu aylarda kullanılır.

Sedef Hastalığı

Sedef Hastalığı

Tatlı su hayvanlarının kabuk içerisinde bütünleşen genellikle beyaz ve parlak olan iç kısmına sedef deriz.Sedef genellikle yumuşak bir bölge seçer kendine yani insan vücududa bir yumuşak bölge olduğu için bu bir hastalık yaratır ve adına da sedef hastalığı deriz.
Sedef hastalığı,yer hastalığı içerisinde sık görülebilen hatta Türkiye’de yaklaşık olarak 700.000 insanı etkilediğini ve hatta Dünya üzerinde de 125 milyon sedef hastalığına yakalanmış insan bulunmaktadır.
Genetik yatkını zemininde bir tetikleme ile ortaya çıkabilen bu hastalık ömür boyu sürebiliyor.Yani tetikleyici dediğimiz şeyleri kısaca özetlersek günlük hayatta kullanabildiğimiz ağrı kesicilerden,belli yaş gruplarının kullandığı tansiyon ilaçları,bazı romatizma ilaçları veya bir iltihaplı hastalık geçirdiğinizde bu tetikleme ortaya çıkabilir.
Genellikle stres ten geçen bu hastalık yüksek ateş gibi hastalıktan da kalıcı bir özelliği vardır.17 Ağustos döneminde evleri yıkılan yani bir çok stres yaşayanlarda görüldüğü gibi,boşanmalar sonucunda yaşanan stres,ciddi iş sıkıntısı çeken kişilerde,maddi sıkıntı yaşayan kişilerde görülebilir.Yani kısacası stres de çok fazla rastlanan bu hastalığa yakalanmanız için bir genetik yatkınlığınız olması gerekmektedir.
Sedef hastalığı,kadın erkek ayrımı yapmayan,nedenleri henüz tespit edilemeyen genellikle 20 yaşların sonuna doğru 28,29 yaşlarında oluşabilen hayat boyu devam edebilen genetik yapısında olan kişilerde daha çok görülen hastalık türüdür.

Cilde karışı travmalarda görülebilen örneğin bir böcek ısırığı sonrası fazla kaşımadan sedef hastalığı oluşabiliyor veya bir ameliyat geçirmiş kişinin dikiş bölgesi iğleşmeye başlayınca sedef hastalığı oluşabilir.Başta dediğimiz gibi nedeni bilinmeyen bir bir deri hastalığıdır sedef.
Canlı kırmızı renkte ve üzerinde kolayca dökülen kepeklemeleri olan keskin belirleyici bir sınırı olan bir hastalıktır.Büyüklüğü bir toplu iğne büyüklüğünde de olabilir bir el ayası büyüklüğünde de olabilir.Vücudumuzda herhangi bir yerinde oluşabilen ve en fazla görülen yerleri ise saçlı deriler,dirsekler,diz kapakları,kol ve bacakların dış yüzüdür.Bir tane de olabilir bin tanede olup vücudu da sarabilir.Son zamanlarda sedef hastalığı artık sadece bir deri hastalığı olarak görülmüyor.Genel bir bozukluğun,kiloda artışın,kan yağ düzenlerinin bozulması,bunların metobolik  bozukluklar göstererek kardivasküller dediğimiz kalp ve damar sistemi ile ilgili hastalık riskini artırır ve hastanın hayat sürelerini ciddi bakımdan kısaltabilir.
Sedef hastalığın bulaşıcı bir hastalık olmadığını hastanın sadece kendine zararı olduğu kanıtlanmıştır.
Sedef hastalığının tedavisi için;
Öncelikle geçici olarak uygun merhemler verilir.Eğer geçmezse hastanın birkaç seans ışık tedavisi yapılır.Tabi bu ışık tedavisi dediğimiz x ışınları değildir,zararsız güneş ışınları spektrumunda ultra biyole ışınları ile yapılan oldukça etkili ve emniyetli ama biraz zaman alıcı bir yöntemdir.
Hastanın bu seanslara gelecek zamanı yok ise orta derecede veya  şiddetli hap olarak ilaç tedavisi de uygulanabilir.
İlaç tedavisi yapılmadan önce kan belirtileri ölçülür,ilaç karşısında yan etkileri var ise hastayı bilgilendirilir.İlaçların yan etkileri karaciğer,böbrek veya diğer sistemlere olabilir.Bu yüzden ilaçları doktor tavsiyesi dışında kullanmamalıyız.

30 Ağustos 2014 Cumartesi

30 Ağustos Zafer Bayramı


30 Ağustos Zafer Bayramı



Gücünü adaletinden ve asaletinden alan Türk milleti kendisini tarih sahnesinden silmeye çalışanlara karşı bir başka büyük mücadeleye girişmiştir.
Anadolu topyekun ayağa dikilmiş ve Mustafa KEMAL önderliğinde İnönü’de,Sakarya’da ve nihayet 30 Ağustos 1922’de de Dumlupınar’da bu zorlu ve asil mücadelenin tarihe geçen büyük örneğini sergilemiştir.
İşte bugün bu 30 Ağustos 1922’nin ruhunu bir kez daha hissetmek,milletce kazandığımız bu büyük zaferin coşkusunu bir kez daha yaşamak için bugünü kutluyoruz.

30 Ağustos 1922’nin 92. Yıl dönümünü kutlamaktayız.


Yaklaşık 200 yıldan beri gelen kesin galibiyetin zaferi bu,bu zaferle büyük bir alan büyük bir bölge (yaklaşık 150.000 km karelik bir alan) düşman işgalinden kurtarılmıştır,aynı zamanda bu 30 Ağustos Türk milletinin bağımsızlığını ve istiklalini taçlandıran bir zaferdir.
1919 yılına gelindiğinde yurdumuz nerdeyse baştan sona düşman çizmesi altında çiğnenmekteydi ve hemen her kez artık Türklerin sonunun geldiğini düşünmekteydi oysa milletimizin hala sahip olduğu fakat artık Türkler bitti diyenlerin bilmediği bir kuvvet vardı.Ulu önder bu kuvveti şöyle anlatmıştır;
'Ben 1919 senesi Mayıs içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddi hiç bir kuvvet yoktu yanlız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı.İşte ben bu milli kuvvete bu Türk milletine güvenerek işe başladım... 

Aslında düşman birliklerinin çok iyi koruduğu bir cepheye karşı bir taarruz planlanmıştır ve karşı taraf düşman birlikleri kısa süreli bir savaşın olmayacağını ve hatta imkansız bir yenilgi bekliyorlardı.Taarruza çıkan şanlı Türk milleti 5 günlük kısa bir süre içerisinde bu düşman hatlarını aşarak ablukaya almışlar ve düşmanlarının önemli bir kısmı imha edilmiştir.Böyle bir kısa sürede kazanılan büyük bir zaferdir.

Bugün ebedi baş komutan Mustafa Kemal Atatürk ve saygı değer silah arkadaşlarının etrafında kenetlenen milletimizin milli bir temellerini attığı ve Anadolu’daki yüzlerce yıllık Türk varlığına kastedenleri 30 Ağustos 1922’de bozguna uğrattığı gündür.Kutsal vatan topraklarına göz dikenlerin umutlarının söndürüldüğü gündür.Bugün umutların tükendiği bir dönemde Türk milletinin Anadolu’nun bağrında şahlandığı ve Türk tarihinin altın harflerle yeniden yazıldığı gündür.Bu gün Kütahya’da,Eskişehir’de,Sakarya’da,Afyon’da,Dumlupınar’da vatan ve bağımsızlık uğruna şehit olan binlerce kahramanın ruhlarının şad olduğu gündür.Bugün milletimizin vatan uğrunda sergilediği fedakarlığın ve kahramanlığın destanı olan muhteşem zaferin gururunun yaşandığı gündür.Bu zafer aynı zamanda asil Türk milletinin ve onun kahraman ordusunun yılmaz bekçisi olmaya devam edecektir.

28 Ağustos 2014 Perşembe

Makyaj Yapımı

Makyaj Yapımı

Makyaj Yapımı

Güzel görünmek her kadının bir hayalidir.Bu hayali gerçek hayata yansıtabilmek için bir çok kadın makyaj yaparak bir çoğu da kendi doğal güzelliğine güvenirler.
Makyaj,insanın fiziksel  olarak değişimidir.Yani kendimizi fiziksel olarak değiştirmek,iddalı yapması  için,kozmetik ürünler yardımı ile renklendirmesi ve boyama yapmaya halk dilinde makyaj diyoruz.Bildiğimiz üzere bir çok kozmetik ürün vardır örneğin parfüm,ruj,fondöten,pudra,allık,kapatıcı,rimel,göz kalemleri,kaş kalemleri,oje gibi bir çok örnek verebiliriz.Makyaj kendini aşırı bir şekilde boyama şekli değildir aksine makyaj belli olmayacak şekilde yapılmalıdır.Yani beğenilen noktaları öne çıkarılarak beğenilmeyen noktalrı ise kaybederek aşırıya kaçmadan yapılan işlemdir. Peki güzel bir makyaj nasıl yapılır biliyor musunuz?
  • Öncellikle fondöteni sürmelisin ve daha sonra fondöteni matlaştırmak için aşırı bir pudra kullanabilirsiniz,sadece kapatıcının üzerine az kullanmanız gerekmektedir.


    Makyaj Yapımı


  • Daha sonra güzel bir görünüm için göz farı fırçası ile göz kapağınızı nötr kemik rengine dönüştürün.
    Makyaj Yapımı

  • Gözünüze eyeliner çekmek için aynanın karşısında  aşağıya bakarak fırçayı kirpiklerinize yerleştirerek  maskarayla işlemi bitirin.
  • Kaşlarınızı düz olması için kaş kalemi ile düzeltin ve aynı renkte kalem yardımı ile kaşınızı ince şekilde uzatın
  • Daha sonra kendinize yakışan bir renk seçin ve rujunuzu  sürün
    Makyaj Yapımı
    Makyaj Yapımı
  • Allık yardımı ile öne çıkartmak istediğiniz yerleri kapatıp ve geri planda bırakmak istediğiniz yerleri de kapatabilirsiniz.
Makyaj Yapımı
Makyaj Yapımı
Not:Yorgun bir ifadenin en büyük sebebi göz altındaki gözaltı renkleridir.Göz altına kosinyer dediğimiz aydınlatıcı sürürsek tüm o yorgun ifade kaybolur.

Balık Yağ

BALIK YAĞ

balık

Balık yağ,omega 3  omega 6 vitaminleri bulunan,balıklardan ve diğer deniz hayvanlarının dokularından üretilen,insan vücudu için asit ve mineral bakımından gerekli besin kaynağıdır.
Özellikle lüfer,alabalık,sardalye gibi yağlı balık türlerinden üretilen balık yağ (omega 3 veya omega 6)  ihtiyacı bu tür balıkları tüketilmesi sonucunda da karşılanmış olur.Bu balıkların dokularından elde ettikleri 3.5 gram yağın  yaklaşık olarak 1 gram ı omega 3 yağ asidi içermektedir.Lakin balık sevmeyenler ise vücudun ihtiyacı olan omega 3 omega 6 vitaminleri kapsül şeklinde satılan fakat bilindiği üzere her şeyin sahtesini de yapan korsanlara dikkat etmekle birlikte eczanelerden veya güvendiğimiz yerlerden temin etmeliyiz.
Alzheimer,dikkat bozukluğu,depresyon hastaları,hiperkativite bozukluğu görülen hastalarda kullnıldığı gibi kalp krizi riskini azaltan ve beyin il ilgili rahatsızlıklarda da kullanıldığı görülmüştür.
Balık yağını düzenli olarak kullanımımız da beyin fonksiyonlarına yararı bilinmektedir.
Bazı kişiler göz bozukluğu,gözün kuruluğuna da iyi geldiğine de söylemektedirler.
Kalp hastaları için tansiyonu düşüren ve düzenleyici etkisi olduğu yalınız kalp ilacı kullanıyorsanız balık yağın fazla bir etkisi olmayacağı bilinmektedir.
balık
balık

Omega 3 dediğimiz temel yağlardan biridir.Vücudumuzda bütün hücrelerimizde,beyin hücreside dahil olmak üzere hücre zarlarının yapısında bulunan,hücrelerimizin iyi solumasına,bütün hücrelerin iyi çalışmasına,hormonlarımızın iyi çalışmasına,sinir sistemimizin iyi çalışmasına,sinir sistemimizdeki iletinin iyi çalışmasına yardımcı olan bir yağdır.
Vücudumuz bu yağı sağlıyamadığı için dışarıdan takviye olarak bunu temin etmelidir.
Bizim ülkemizde balıklar lezzetlidir fakat sıcak su balığı olduğu için fazla omega 3 bulunmamaktadır.Omega 3 soğuk su balığında görülen bir yağ türüdür.Bunun nedeni de mantıksal olarak soğuk su balığın korunması için yağ fazla olması gerekir.
Günlük omega 3 ihtiyacımız olan bir kilo balık yiyemeyiz fakat omega 3 içeren kapsül alırsak ileriye yönelik sağlık yatırımı yapmış oluruz.Araştırmalara göre günlük 3 gram omega 3 alınması gerekmektir.Ancak bu omega 3 vücuda girince çok çabuk bozulup okside oladuğu için güçlü bir antioksidan la alınması gerekmektedir.
balık yagı
balık yagı
Hamileler için faydalı olan balık yağ hamile bir tarafından düzenli ve doktor kontrolü  ile alındığında bebeğin beyin gelişimi ve gözlerinin gelişiminde faydası olduğu saplanmıştır.Balık yağ denince hemen yağ kelimesinden kilo almayı düşünebilirsiniz fakat tam tersi zayıflamak içinde kullanılabilir bir etkisi vardır.Yani vücuttaki birçok fonksiyonu düzenlediği için zayıflama yapıldığı tespit edilmiştir. 




26 Ağustos 2014 Salı

Kalbin iç Yapısı 3

KALBİN İÇ YAPISI 3

KALBİN İLETİ SİSTEMİ

Özelleşmiş kalp kası hücreleridir.

Nodus sinuatrialis(Keith-Flack düğümü)

Epikardiyum hemen altında,v.cava superrior’un sağ atriyum’agirdiği yere yakın,crista(veya sulcus) terminalis’in üst ucunda lokalizedir.

Nodus atrioventricularis (Aschoff-tawara düğümü)

Ostium sinus coronarius’un solunda,triküspid kapağın septal küspisinin tutunduğu yerin yukarısında,septum interatriale’de lokalizedir.Kalpte iletinin en yavaş olduğu yerdir.

Fasciculus atrioventricularis(His bandı)

Kalbin iç Yapısı 3
Kalbin iç Yapısı 3
Atriyonventriküler düğümün devamıdır.Septum interventriculare’nin membranöz parçası üzerindedir.Kalbin fibröz iskeleti,atriyumlar ile ventriküller arasındaki bağlantıyı kestiği için,bu fasikülüs atriyumlarla ventriküllerin kas dokusu arasındaki tek fizyolojik bağlantıdır.
Fasciculus atrioventricularis,septum interventriculare’nin musküler parçasının başlangıcında,crus dextrum ve crus sinistrum denileniki dala ayrılır.
Crus dextrum,sağ ventrikül’de trabecula septomarginalis’e girip,m.papilaris anterior’a ve ventrikülün ön duvarına ulaşır.Ventrikül duvarının endokardiyum’u altında,plexus subendocardialis (Purkinje lifleri) oluşturur.
Crus sinistrum da,dallarını önce papiller kaslara verir,daha sonra plexus subendocardiaslis’i(Purkinje lifleri)oluşturur.
Kruslar,önce papiller kaslara dallar verir,daha sonra plexus subendocardialis’i (Purkinje lifleri) oluşturur.Bu nedenle,papiller kaslar ventriküllerden önce kasılır.

Kalpte en hızlı ileti Purkinje liflerindedir.

KALBİN SİNİRLERİ

Kalbin iç Yapısı 3
Kalbin iç Yapısı 3

Kalp,OSS’nin kontrolü altındadır.Parasempatikleri,her iki taraf n.vagus’un kardiyak dalları ile,sempatikleri ise,medulla spinalis’in T-T,segmentlerinden gelir.
Sempatik ve parasempatik dallar birararya gelerek,plexus cardiacus denilen bir pleksus oluşturur.Pleksusun vagal lifleri arasında birkaç tane ganglion (ganglia cardiaca)bulunur.Bunların en büyüğü Wrisberg ganglion’u denir ve arcus aortae’nin altındadır.

KALBİN ARTELERİ(ARTERIAE CORDIS)

Kalbin iç Yapısı 3
Kalbin iç Yapısı 3

Kalbi besleyen arterler,aort ascendens’in dalları olan coronaria dextra ve a.coronaria sinistra’dır.Bu arterle,aorta ascendens’in dalları,epikardiyum’un altındadır(subepikardiyal).Diğer dalları derin yerleşimli olup,miyokardiyum’a gömülüdür.
Dominant koroner arter terimi,septum interventriculare’nin arka bölümü ile sol ventrikül’ün alt parçasını besleyen koroner arter için kullanılır.Kişilerin yaklaşık %70’inde bu bölgeleri,sağ koroner arterin dalı olan r.interventricularis posterior besler.Bu nedenle,sağ koroner arter dominanttır.Kişilerin %10’unda,bu alanları sol koroner arterin dalları beslediği için,sol koroner arter dominanttır.Geri kalan oranda,beslenme her iki koroner arterden gelen küçük dallarla sağlanır ve dominantlık belli değildir.

A.coronaria dextra

Sağ(yada ön) sinus aortae’de çıkar.V.cardiaca parva ile birlikte,sağ atriyum ile sağ ventrikül arasında sulcus coronarius’ta seyreder.
Sağ atriyum,sağ ventrikül’ün büyük böülümü,sol ventrikül’ün diyafragmatik yüzünün bir bölümü,interventriküler septum’un 1/3 arka-alt parçası ve sol atriyum’un bir bölümü ile krus’ların proksimaline kadar ileti sistemine ait tüm yapıları besler.
R.interventricularis posterior;crux cordis’te sağ koroner arterden ayrılır.V.cardiaca mediaile birlikte sulcus interventricularis posterior’da seyreder.İncisura apicis cordis’te,r. interventricularis anterior ile anastomoz yapar.Bu arterden ayrılan septal arterlerin en büyüğü (genellikle birincisi) nodus interventricularis’i besler(r.nodi interventricularis).

A.coronaria sinistra

Truncus pulmonalis’in arkasında,sol(yada arka) sinus aortae’den çıkar.0.5 2 cm lik bir kütük şeklindedir.Sağ koroner arterden daha kalındır.Sol ventrikül’ün ve sol atriyum’un büyük bölümünü,sağ ventrikül’ün küçük bir bölümü interventriküler septum’un 2/3 ön parçasını ve crus dextrum ile crus sinistrum’u besler.
Arter,truncus pulmonalis ile auricula sinistra arasından geçip,sulcus coronarius’ta iki uç dalına ayrılır.

Dalları

r.interventricularis anterrior;v. cardia manga ile birlikte sulcus interventricularis anterior’da seyreder.Septum inter ventriculare’nin ön bölümünü besler.Incisura apicis cordis’te,r. İnterventricularis posterior ile anastomoz yapar.Klinikte,LAD (left anterior descending artery)adı ile bilinir.
r.circumflexus;sulcus coronarisus’ta sola doğru seyreder ve dallarını verir.Önemli dalları; r.marginalis sinister (kalbin sol kenarında seyreder), r.nodi sinuatrialis (bazen)ve r.nodi interventricularis (bazen).


24 Ağustos 2014 Pazar

Kalbin İç Yapısı 2

KALBİN İÇ YAPISI 2

Kalbin İç Yapısı 2

ATRIUM SINISTRUM

Kalbin en arkada bulunan bölümüdür.Basis cordis’in büyük bölümünü ve sinus obliguus pericardii’nin ön duvarını yapar.Akciğerden gelen dört tane v.pulmonalis,sol atriyum’a arka-dış yüzünden açılır.

OSTIUM ATRRIOVENTRICULARE SINISTRUM

Sistol sırasında,valva atrioventricularis sinistra (valva mitralis=valva bicuspidalis)denilen bir kapak ile kapatılır.Triküspid kapak ile tamamen benzer yapıda olup,aynı özelliklere sahiptir.Cuspis anteriorve cuspis posterior denilen iki tane küspisi vardır.

VENTRICULUS SINISTER

İçyüzü sağ ventrikül’ün iç yüzüyle benzer özelliklere sahiptir.
Sol ventrikül’de,m.papilaris anterior ve m.papillaris posteriordenilen iki tane papiller kas vardır.

OSTIUM AORTAE

Ostium atrioventriculare sinistrum’un ön-sağ tarafında,ostium trunci pulmonalis’in de sağında ve aşağısındadır.Valva aortae denilen bir kapak ile kapatılır.Pulmonal kapakla benzer özelliklere sahip olan bu kapağın,valvula semilunaris dextra,valvula semilunaris sinistra ve valvula semilunaris posterior denilen üç tane yarımay şeklinde valvulası vardır.
Her bir valvulanın hemen yukarısında,aorta ascendes’in duvarı dışa doğru çıkıntı yaparak,valvulalarla aynı isimli sinus aortae’leri (Valsalva sinüsleri)oluşturur.Valvula semilunaris dextra’nın karşısında a.coronaria dextra’nın ağzı yer aldığı için,bu valvulaya valvula coronaria dextra denir.Benzer şekilde,valvula semilunaris sinistra’nın karşısında’da a.coronaria sinistra’nın ağzı yer aldığından,bu valvulayada valvula coronaria sinistra denir.Valvula semilunaris posterior,bir koroner arter ostiumu ile ilgili olmadığından valvula non coronaria adı ile bilinir. 
Kalbin İç Yapısı 2
Kalbin İç Yapısı 2

KALBİN İSKELETİ

Kalbin iskeletini yapan oluşumlar;septum membranaceum,trigona fibrosa ve anuli fibrosi’dir.Fibröz iskeletin fonksiyonları;

  • Nodus atrioventricularis hariç,atriyumlarile ventriküler miyokardiyum’u ayırmak ve kas lifleri için origo ve insersiyo yeri olarak hizmet etmektedir.
  • Kapaklar için tutunma yeri oluşturmak ve kanın pompalanması sırasında ostiumların aşırı genişlemesini önlemektir.
  • His bandının başlangıç parçası için bir pasaj sağlanıp,atriyumlar ile ventriküllere iletilen impulsları ayırmak ve bir insülatör olarak görev yapmaktadır.
Trigonum fibrosum dextrum;ostium atrioventriculare dextrum,ostium atrioventriculare sinistrum ve ostium aortae arasındadır.  
Trigonum fibrosum sinistrum; ostium aortae ile ostium atrioventriculare sinistrum arsındadır. Trigonum fibrosum dextrum,membranöz septumla birlikte corpus fibrosum centralis’ioluşturur. Bu yapı,His bandı tarafından delinir.
Anulus fibrosus sinister; ostium atrioventriculare sinistrum’u kuşatır.
Anulus fibrosus dexter; ostium atrioventriculare dextrum’u kuşatır.Anuluslar,mitral ve triküspis kapaklar için tutunma yeri olarak hizmet eder.

Kalbin İç Yapısı 3