8 Eylül 2014 Pazartesi

Ev Baklavası

Ev Baklavası

Ev Baklavası


Öncelikle Baklavanın hamurunu hazırlamak için;

  • 5 su bardağı un
  • Yarım çay bardağından biraz az sıvı yağ
  • 1 adet yumurta
  • 2 çay bardağı yoğurt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • Yarım çay kaşığı tuz
  • 1.5 litre su
  • 3 kg şeker
  • Çeyrek parça limon


Malzemeleri kolayca karıştırıp yoğuracağınız bir kapa koyun.Orta sert bir hamur elde edene kadar  hamurunuzu yoğurun.Yoğurma işlemi bittiğinde hamurun ele yapışmamasına ve çok fazla yumuşak olmamasına dikkat ediniz.Yoğurduğumuz hamuru 15 ila 20 dakika arası dinlenmeye bırakıp bu arada da  şerbetimizi hazırlayabiliriz.
Şerbet için malzemeler;
  • 1.5 litre su
  • 3 kg şeker
  • Çeyrek parça limon

Öncelikle 1.5 litre suyumuzu tenceremize boşaltıyoruz .Sonra 3 kg şekerimizi suyumuzun içine boşaltıyoruz.En son olarak ta çeyrek parça limonumuzu tamamiyle şekerli suyumuzun içine atıyoruz.Şekerimiz iyice eriyene kadar kısık ateşte karıştırıyoruz.Şerbetimiz kaynayınca içine atmış olduğumuz limonu alabilirsiniz.
Ev Baklavası

Sıra hamurumuzu açıp bezelere ayıralım.Önce hamurunuzu rulo şekline getirip üç eşit parçaya bölün.Bu böldüğünüz üç eşit parçayı her bir parçasını bu işlemden geçirerek on altı parçaya bölün.Yani anlıyacağınız toplam 48 parça hamurumuz olacaktır.Kestiğimiz bezeleri yuvarlayın.Bezelerimiz yetişkin bir ceviz parçasından biraz küçük olmalı.Hepsini yani 48 parça bezeyi yuvarlama işleminden geçirdikten sonra ilk yuvarladığımız bezeden başlayarak sona doğru yani son yuvarladığımız bezeye doğru açalım.Bu kadar küçük parçaları nasıl açacağız derseniz oklava yerine merdane yardımı ile daha iyi açabiliriz.Hamurumuzu kolay açabilmek için nişasta ile az biraz un karışımı lazım.Hamurumuzu bol nişasta ile az un yardımı ile tatlı tabağı büyüklüğünde açarız ve bir köşeye koyarız daha sonrada üzerine bol nişasta ve az un karışımından serperiz.Bezeleri toplamını üç eşit parçaya bölerek üst üste koyalım. Daha sonra bu üst üste koyduğumuz tatlı tabağı büyüklüğündeki hamurları merdane yardımı ile açmaya başlarız.Açmaya devam ederken hamurumuzu alt üst ederek çevirirsek bütün parçalar eşit bir şekilde açılmış olur.Hamurumuzu tepsi büyüklüğüne gelene kadar açın.Tepsi büyüklüğüne gelen hamurumuzu tepsiye yerleştirin ve üzerine cevizinizi serpin bu işlemi diğer açtığınız 2.bölüm hamurunu  tepsinize koyduktan sonra cevizinizi tekrar serpin.Ve son olarak ta son parça açtığınız bezeleri  tepsinize koyun.Tepsinizdeki hamurunuzu keskin bir bıçak yardımı ile nasıl kesmek isterseniz kesin.Baklavanızın üzerine yetecek şekilde bu 250 gram civarı olabilir yani göz kararı tereyağınızı eriterek  üzerine sürün.Tereyağınızı eritme esnasında köpükçükler çıkacaktır bunları kaşık yardımı ile alarak atmalısınız çünkü baklava üzerinde yanık gibi renkler oluşturur.Ayrıca hamurun tereyağınızı çekmesi için dökülürken tereyağınızın kızgın olmasına dikkat edin.Daha sonra baklavamızı 180 ile 200 derece sıcaklıktaki fırınımızda üzeri kızarana kadar pişirin.En son olarak fırından çıkardığınız baklavanızı biraz soğumaya bırakın ve şerbetinizle buluşturun.Herkese afiyet olsun… 

6 Eylül 2014 Cumartesi

Blogger Seo Ayarları Blogspot

Blogger Seo Ayarları


Blogspot seo ayarlari
Blogger Seo Ayarlari

Blogger seo yapmak zahmetli ve zordur.Kodları anlamadan bilinçsizce yapılandırma sitenize faydadan çok zarar verecektir.Bilgedayi sizler için blogger seo ayarlarını kolay yoldan nasıl yapılacağını anlatıyor.Hadi Başlayalım:
Blogger sitemize giren kullanıcılar sitemizin başlık kısmında ilk önce orijinal hali olan
BloggerBaşlığı Konubaşlığı  şeklinde görüyor biz bunu seoya  uygun olarak yaparsak şu şekilde olması gerekir  Konuismi BloggerBaşlığı şimdi bu Blogger başlık ayarını yapabilmek için öncelikle
Temamızın Şablon Düzenle kısmına giriyoruz Ctrl + F yardımı ile aşağıdaki kodu buluyoruz.
Bul
<title><data:blog.pageTitle/></title>
Degiştir
<b:if cond='data:blog.pageType == "index"'>
<title><data:blog.title/></title>
<b:else/>
<title><data:blog.pageName/> - <data:blog.title/></title></b:if>
Şablonumuzu kaydediyoruz işlem tamamlandı.Artık Google bloğumuzu şu şekilde görecek
Konuismi BloggerBaşlığı yani Blogger seo ayarları – Bilgedayi şeklinde.

Blogspot sitemizde 2.adım olarak meta ayarlarımızı ayarlamamız gerekir.Meta ayarları Google ve sitemiz için olmazsa olmaz ayarlardan birisidir,Google botları blogspot sitenizi inceler siteniz hakkında bilgi sahibi olur içeriğinizin hangi konu ile alakalı olduğu anlar.
Temamızın Şablon Düzenle kısmına giriyoruz Ctrl + F yardımı ile aşağıdaki kodu buluyoruz.
Bul
<b:include data='blog' name='all-head-content'/>
Altına Ekle
<meta content='Blogunuz hakkında açıklama' name='description'/>
<meta content='Blogunuzun ,anahtar ,kelimeleri ,aralarına, vürgül, koyarak' name='keywords'/>
<meta content='Blogger yazarının adı Ornek bilgedayi' name='author'/>
Blogspot meta ayarlarımızıda yapılandırdık,artık blogger sitemiz için ilk seo adımını atmış olmaktayız.

Blogger Seo Ayarlari
Blogger Seo Ayarlari

2 Eylül 2014 Salı

Kalbin İç Yapısı 4

KALBİN VENLERİ(VENAE CORDIS)

Üç grupta toplanır.

Sinus coronarius

Yaklaşık 2-3 cm uzunluğunda olup,sulcus coronarius’un arka bölümünde,soldan sağ doğru seyreder.Kalbin venöz kanını büyük bölümü (yaklaşık % 75) taşır.Sağ ventrikül’ün ön bölgesinin küçük bölümü,her iki atriyum’un küçük bölümleri ve sol ventrikül’ün küçük bir bölümü hariç,tüm kalpte venöz kanı sağ atriyum’a getirir.
Ostium sinus coronariidenilen ağzı,sağ atriyum’un arka duvarında,ostium venae cavae inferioris ile ostium atrioventriculare dextrum arasındadır.Ostium’da,valvula sinus coronarii(Thebesian kapağı) denilen bir semilunar kapakçık bulunur.

Sinus coronarius’a açılan venler

v.cardiaca manga(v.cordis manga,v. İnterventricularis anterior);en büyük kalp venidir.Apex cordis’te başlar.Sol koroner arterin dalı olan r.interventricularis anterior’la birlikte,sulcus interventricularis anterior’da yukarıya doğru seyreder.Sulcus coronarius’ta ramus circumflexus’a eşlik eder.Sinus coronarius’a sol ucundan açılır.Sinus coronarius’a açılan en büyük vendir.
v.cardiaca parva(v.cordis parva);sağ atriyum ile sağ ventrikül arasında,sulcuscoronarius’un arka bölümünde,a.coronaria dextraile birlikte seyreder.Sinus coronarius’a sağ ucundan açılır.
v.cardiaca nedia((v.cordis media,v. İnterventricularis posterior);apex cordis’te başlar.Sağ koroner arterin dalı olan ramus interventtricularis posterior’la birlikte,sulcus interventricularis posterior’da yukarıya doğru seyreder.Sinus coronarius’a sağ ucundan açılır.
v(v).ventriculi sinistri posterior(es);sol ventrikül’ün diyafragmatik yüzünün venöz kanını taşır.
v.obliqua atrii sinistri (Marshall veni);sol atriyum’un arka yüzünde aşağı doğru seyreder.Venin yukarıya doğru devamı olan fibröz yapıdaki ligament,v.cardinalis communis sinistra’nın (Cuvier’in sol kanalı)kalıntısıdır.Ligament,seröz perikardiyum’da plica venae cavae sinistrae denilen bir plika oluşturur.

Vv.cardiacae minimae (vv.cordis minimae,Thebesian venleri)

En fazla sağ atriyum’a olmak üzere tüm kalp boşluklarına açılır.Miyokardiyum’daki kapiller yataktan başlarlar.Kalp boşluklarında miyokardiyum’a kan taşıdıklarından,miyokardiyum’un kollateral sirkülasyonunda önemlidirler.

V(v).ventriculi dextri anterior(es)

(vv.cardiacae anterriores,vv.cordis anteriores)

Sağ ventrikül’ün ön bölümü drene eden bu venler,direk olarak sağ atriyum’a açılırlar.

KALBİN İÇ YAPISI 5

1 Eylül 2014 Pazartesi

Başarıya Giden Yol

Başarıya Giden Yol

Başarıya Giden Yol

Başarı dediğimizde ne anlarız?Her hangi bir işte takdir edilmesi,övülmesi,konuşulması demek kişinin o işte başarıyı elde etmiş demektir.Aslında başarı bir kişinin tek başına yapabileceği bir iş değildir.Muhakkak birileri de vardır işin içinde.Yani başarıyı birilerini kötüleyerek,birilerinin üstüne basarak elde ettiyseniz korkun.Çünkü bu bir başarı değil geçici bir sevinç dir.
Başarıyı yakalamak liderlik koltuğuna tek başına oturmak değildir.Başarı dediğimiz bir işi planlı bir şekilde birilerini yönetmek ve o kişilerinin de başarıda bir paylarının olduğunu onlara hissettirmektir.Eğer pintilik yapar bu işi ben yaptım ben başarılı oldum diye düşünürseniz muhakkak kaybedeceğinizi bilmelisiniz.
Başka insanlardaki başarı tohumlarını bulabilmek;kararlılık,azim,ve başka insanlara odaklanabilme arzusunu gerektirir.Karşınızdaki insanın,becerilerine,mizacına,tutkularına,başarılarına,mutluluk kaynaklarına ve imkanlarına dikkatle bakmalısınız.Bu tohumu bulmanızın ardından,cesaret vererek onları gübrelemeniz ve sulamanız gerekir.Bunu yaparsanız,karşınızdaki kişi gözlerinizin önünde çiçek açıp size meyvesini verecektir.
Sıradan bir insan,başarı kavramından sizin anladığınızı anlamayabilir.Yani amacınızı bilmeyi,kendinizi geliştirerek potansiyelinizin zirvesine ulaşmayı ve iyilik tohumları ekmeyi.Sıradan insanın amaçları,bir hedefe ulaşmak veya komşusundan daha çok mal sahibi olmaktır.Oysa siz,başarının bir yolculuk olduğunu bilen biri olarak,elinizdekileri en iyi şekilde değerlendirmeye çalışırsınız.
Kimileri,’başarılı olabilirdim’ diye düşünürler.Benim böyle bir fırsatım olmadı.Zengin bir ailem,en iyi okullara gidecek param yoktu.Başarıyı,elimizdekileri nasıl kullandığımızla ölçersek,böyle şeylere boş yere üzülmeyiz.Elimizdekileri değerlendirmenin en önemli boyutlarından birisi de insanlara yardım etmektir.Değerinizin gerçek ölçütü,başarınızın başkalarına sağladığı yarardır.
İnsanların,çevrelerindeki diğer insanları yetiştirememelerinin bir nedeni de,bunu nasıl yapacaklarını bilmemeleri olabilir.İnsanları yetiştirmek,okulda öğretilen bir şey değildir.Eğitim fakültesinde okumuş olsanız bile,bilgilerinizi bir gruba aktarmak üzere eğitim almışsınızdır.Tek bir insana eğitmek ve onun hayatına katkıda bulunarak,daha üst düzeylere yükselmesini sağlamak üzere değil.
İnsanlar yetiştirmek ve başarılı olmalarına yardımcı olmak istiyorsanız,onlara kuru bilgiden fazlasını sunmak zorundasınız.Aksi halde,işe yeni giren bir kişi,işin nasıl yapıldığını anlar anlamaz başarılı olabilirdi.Ya da her çocuk,okulda öğrendikleri sayesinde başarıya ulaşabilirdi.Oysa bilgi,otomatik olarak başarıyı getirmez.Söz konusu olan bir insan olduğu içindir ki,başarılı olabilmek için karmaşık bir süreç gerekir.Bununla birlikte,insanlarla ilgili bir takım temel kavramları anlamanız,insanları yetiştirme becerisini geliştirmenizin kapılarını açacaktır. 

31 Ağustos 2014 Pazar

İnce Bagırsak İltihaplanması

İNCE BAGIRSAK İLTİHAPLANMASI

ENTERİT

İnce Bagırsak İltihaplanması
ince bagırsak

Her gün tüm yediğimiz ve içtiğimiz şeylerin geçtiği ince bar- saklarımızın herhangi bir kısmı veya pek çok kısmı, gıdalar içinde ezilmeden gelen sert şeylerle çizilebilir veya alman bazı ilaçlar bar- sakları tahriş edebilir. Çizilen veya tahriş olan kısımlara çeşitli mikroplar yerleşir ve çok nazik olan Bagırsaklarımız o kısımların­dan iltihaplanır, hastalanır.
İnce Bagırsak yer yer iltihaplanınca :
                O kısımlardan gaita geçerken sürekli karın ağrısı yapar, hastanın zaman zaman ateşi yükselir.
                Sık sık büyük apteste çıkma ihtiyacı duyulur. Hasta bazen ishal, bazen peklik çeker.
                Gaita nisbeten cıvık olur ve zaman zaman üzerinde yer yer stimükvari veya yumurta akı gibi kısımlar, bazen de kan çizgileri görülür.
Hastalık önce hafiften başlar, zamanında tedavi edilmezse sü­reğen hal alır.
İnce Bagırsak iltihabı:
                Beslenme hataları, yenilen şeyler içinde mide - barsağı çi­zen şeylerin çok olması.
                Zayıflama için kepek ve benzeri sert şeylere havi şeylerin çok ve sürekli kullanılması.
                Sık sık ve fazla miktarda soğuk su, soğuk bira, dondurma, alma.

                Uzun süre peklik giderici veya diğer hastalıklar için alman baz ıilaçlann karsakları tahriş etmesi gibi nedenlerden olabilir. Bilhassa hastalandıktan sonra bu gibi şeylere dikkat etmeli ki kısa sürede tedavi imkânı olsun. '

İNCE BAGIRSAK İLTİHAPLANMASI TEDAVİSİ


Enterit yani ince Bagırsak iltihabının tedavisi çok yönlü yürü­tülür.
A.                BESLENME
Sürekli çalışan bagırsaklarımızın hem çalışması ve hem de ken­di kendini tamir edebilmesi için günlük beslenmelerde bagırsaklarımıza yardımcı olmamız gerekir. Bunun için:
                Hasta kabil olduğu kadar yatakta dinlenmeli. Ayaklar ve karın sıcak tutulmalıdır.
                Bir iki gün tüm yiyecekler kesilmeli sadece içersine ince kıyılmş havuç ve az lahana konmuş bol sulu pirinç çorbası ver­melidir. Çorbaya limon ve tuz katılır.
                ikinci gün çorba yanında 1 - 2 subardağı dolusu yoğurt da verilmeye başlanır.
                Üçüncü ve dördüncü günden itibaren yukarkilere ilaveten biraz beyaz peynir, 50 gr. yağsız ızgara et veya suda haşlama tavuk, balık verilir. Bunlarla birlikte patates püresi (yalnız ağızda iyi gezdirdikten sonra yutmalı) de verilmelidir.
Bu arada daha ilk günden itibaren çorba yanında, suyu bol ayva kompostosu da verilir.

sifali bitkiler
sifali bitkiler

B.                ŞİFALI GIDA VE BİTKİLER
ince bagırsak iltihabın tedavi etmek ve önlemek içip aşağdaki yiyecek ve şifalı bitkilerden yararlanmalıdır.
I — ENTERlT'TE FAYDALI GIDALAR
a) Balkabağı :
Balkabağı hem bagırsak iç yüzeyini zamk gibi sıvamak ve hem de bol A vitamini ile bagırsak yaralarının çabuk iyileşmesini sağla-
mak suretiyle çok faydalıdır. Gaitanın bagırsaklarda kolayca kayma­sını temin eder. Böylece yaralı kısımlar fazla zarar görmez.
Bagırsak hastalanınca veya hasta olmaması için sık sık balka­bağı yenmelidir. Balkabağı bol sulu pişirilir ve her öğün suyu ile birlikte mutlaka bir tabak dolusu yenir. Ilık ılık yemelidir. Bilhas­sa akşam yemeklerinde bol sulu 1 tabak yemelidir. Bagırsak iltiha­bına hiç bir zararı olmaz, çok faydası olur. Bazı kimseler kabağı ağızlarında fazla çiğnemeden, tükrükle karıştırmadan yerler, on­larda mide yanması ve gaza neden olur.
                Havuç:
Yaşlılarda, bebeklerde ve çocuklarda görülen ishal, ince bagırsak iltihabı, peklik gibi tüm bagırsak rahatsızlıklarını geçirmede çok yararlıdır.
Havuç ya 1 fincan taze suyu çıkartılarak, hastanın çorbasına karıştırılmak suretiyle verilir veya çok ince kıyılan havuç pirinçle birlikte çorba şeklinde haşlanır. Her iki halde de mide ve bagırsaklara zarar vermez, çok yarar sağlar.
                Lahana:
Lahanada U vitamini vardır, bu vitamin mide ve bagırsak iç yü­zeyi için çok gereklidir. Mide ve bagırsaklarımızın hasta olmaması, hastalandıktan sonra çabuk iyileşmesi için, hastanın çorbasını avuç içi kadar laha ince kıyılarak atılır ve pirinçle birlikte haşlanması sağlanır. Kabilse 1 tatlıkaşığı çiğ lahana suyunu çıkartıp, pişmiş çorbaya ateşten indikten sonra katılırsa daha yararlı olur. En iyisi pirinç çorbası içine 1 havuç + Avuç içi kadar lahana koymalıdır.
                Muşmula ve ayva :
Bunların çekirdek ve sert kısımları çıkartılarak şekerli suda pişirilir ve süzgeçten geçirilerek püre haline getirilir ve hastaya daha ilk günden, günde 1 yemekkaşığı verilir. Her iki meyve bagırsak çalışmasını düzene sokar, enterit ve diğer bagırsak rahatsızlıklarının geçmesini sağlarlar.
Çocuklu evlerde sert kısımları çıkartılmış ayva ve muşmula, bol şekerle marmelat yapılır ve lazım olduğu aylarda kullanılır.

Sedef Hastalığı

Sedef Hastalığı

Tatlı su hayvanlarının kabuk içerisinde bütünleşen genellikle beyaz ve parlak olan iç kısmına sedef deriz.Sedef genellikle yumuşak bir bölge seçer kendine yani insan vücududa bir yumuşak bölge olduğu için bu bir hastalık yaratır ve adına da sedef hastalığı deriz.
Sedef hastalığı,yer hastalığı içerisinde sık görülebilen hatta Türkiye’de yaklaşık olarak 700.000 insanı etkilediğini ve hatta Dünya üzerinde de 125 milyon sedef hastalığına yakalanmış insan bulunmaktadır.
Genetik yatkını zemininde bir tetikleme ile ortaya çıkabilen bu hastalık ömür boyu sürebiliyor.Yani tetikleyici dediğimiz şeyleri kısaca özetlersek günlük hayatta kullanabildiğimiz ağrı kesicilerden,belli yaş gruplarının kullandığı tansiyon ilaçları,bazı romatizma ilaçları veya bir iltihaplı hastalık geçirdiğinizde bu tetikleme ortaya çıkabilir.
Genellikle stres ten geçen bu hastalık yüksek ateş gibi hastalıktan da kalıcı bir özelliği vardır.17 Ağustos döneminde evleri yıkılan yani bir çok stres yaşayanlarda görüldüğü gibi,boşanmalar sonucunda yaşanan stres,ciddi iş sıkıntısı çeken kişilerde,maddi sıkıntı yaşayan kişilerde görülebilir.Yani kısacası stres de çok fazla rastlanan bu hastalığa yakalanmanız için bir genetik yatkınlığınız olması gerekmektedir.
Sedef hastalığı,kadın erkek ayrımı yapmayan,nedenleri henüz tespit edilemeyen genellikle 20 yaşların sonuna doğru 28,29 yaşlarında oluşabilen hayat boyu devam edebilen genetik yapısında olan kişilerde daha çok görülen hastalık türüdür.

Cilde karışı travmalarda görülebilen örneğin bir böcek ısırığı sonrası fazla kaşımadan sedef hastalığı oluşabiliyor veya bir ameliyat geçirmiş kişinin dikiş bölgesi iğleşmeye başlayınca sedef hastalığı oluşabilir.Başta dediğimiz gibi nedeni bilinmeyen bir bir deri hastalığıdır sedef.
Canlı kırmızı renkte ve üzerinde kolayca dökülen kepeklemeleri olan keskin belirleyici bir sınırı olan bir hastalıktır.Büyüklüğü bir toplu iğne büyüklüğünde de olabilir bir el ayası büyüklüğünde de olabilir.Vücudumuzda herhangi bir yerinde oluşabilen ve en fazla görülen yerleri ise saçlı deriler,dirsekler,diz kapakları,kol ve bacakların dış yüzüdür.Bir tane de olabilir bin tanede olup vücudu da sarabilir.Son zamanlarda sedef hastalığı artık sadece bir deri hastalığı olarak görülmüyor.Genel bir bozukluğun,kiloda artışın,kan yağ düzenlerinin bozulması,bunların metobolik  bozukluklar göstererek kardivasküller dediğimiz kalp ve damar sistemi ile ilgili hastalık riskini artırır ve hastanın hayat sürelerini ciddi bakımdan kısaltabilir.
Sedef hastalığın bulaşıcı bir hastalık olmadığını hastanın sadece kendine zararı olduğu kanıtlanmıştır.
Sedef hastalığının tedavisi için;
Öncelikle geçici olarak uygun merhemler verilir.Eğer geçmezse hastanın birkaç seans ışık tedavisi yapılır.Tabi bu ışık tedavisi dediğimiz x ışınları değildir,zararsız güneş ışınları spektrumunda ultra biyole ışınları ile yapılan oldukça etkili ve emniyetli ama biraz zaman alıcı bir yöntemdir.
Hastanın bu seanslara gelecek zamanı yok ise orta derecede veya  şiddetli hap olarak ilaç tedavisi de uygulanabilir.
İlaç tedavisi yapılmadan önce kan belirtileri ölçülür,ilaç karşısında yan etkileri var ise hastayı bilgilendirilir.İlaçların yan etkileri karaciğer,böbrek veya diğer sistemlere olabilir.Bu yüzden ilaçları doktor tavsiyesi dışında kullanmamalıyız.

30 Ağustos 2014 Cumartesi

30 Ağustos Zafer Bayramı


30 Ağustos Zafer Bayramı



Gücünü adaletinden ve asaletinden alan Türk milleti kendisini tarih sahnesinden silmeye çalışanlara karşı bir başka büyük mücadeleye girişmiştir.
Anadolu topyekun ayağa dikilmiş ve Mustafa KEMAL önderliğinde İnönü’de,Sakarya’da ve nihayet 30 Ağustos 1922’de de Dumlupınar’da bu zorlu ve asil mücadelenin tarihe geçen büyük örneğini sergilemiştir.
İşte bugün bu 30 Ağustos 1922’nin ruhunu bir kez daha hissetmek,milletce kazandığımız bu büyük zaferin coşkusunu bir kez daha yaşamak için bugünü kutluyoruz.

30 Ağustos 1922’nin 92. Yıl dönümünü kutlamaktayız.


Yaklaşık 200 yıldan beri gelen kesin galibiyetin zaferi bu,bu zaferle büyük bir alan büyük bir bölge (yaklaşık 150.000 km karelik bir alan) düşman işgalinden kurtarılmıştır,aynı zamanda bu 30 Ağustos Türk milletinin bağımsızlığını ve istiklalini taçlandıran bir zaferdir.
1919 yılına gelindiğinde yurdumuz nerdeyse baştan sona düşman çizmesi altında çiğnenmekteydi ve hemen her kez artık Türklerin sonunun geldiğini düşünmekteydi oysa milletimizin hala sahip olduğu fakat artık Türkler bitti diyenlerin bilmediği bir kuvvet vardı.Ulu önder bu kuvveti şöyle anlatmıştır;
'Ben 1919 senesi Mayıs içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddi hiç bir kuvvet yoktu yanlız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı.İşte ben bu milli kuvvete bu Türk milletine güvenerek işe başladım... 

Aslında düşman birliklerinin çok iyi koruduğu bir cepheye karşı bir taarruz planlanmıştır ve karşı taraf düşman birlikleri kısa süreli bir savaşın olmayacağını ve hatta imkansız bir yenilgi bekliyorlardı.Taarruza çıkan şanlı Türk milleti 5 günlük kısa bir süre içerisinde bu düşman hatlarını aşarak ablukaya almışlar ve düşmanlarının önemli bir kısmı imha edilmiştir.Böyle bir kısa sürede kazanılan büyük bir zaferdir.

Bugün ebedi baş komutan Mustafa Kemal Atatürk ve saygı değer silah arkadaşlarının etrafında kenetlenen milletimizin milli bir temellerini attığı ve Anadolu’daki yüzlerce yıllık Türk varlığına kastedenleri 30 Ağustos 1922’de bozguna uğrattığı gündür.Kutsal vatan topraklarına göz dikenlerin umutlarının söndürüldüğü gündür.Bugün umutların tükendiği bir dönemde Türk milletinin Anadolu’nun bağrında şahlandığı ve Türk tarihinin altın harflerle yeniden yazıldığı gündür.Bu gün Kütahya’da,Eskişehir’de,Sakarya’da,Afyon’da,Dumlupınar’da vatan ve bağımsızlık uğruna şehit olan binlerce kahramanın ruhlarının şad olduğu gündür.Bugün milletimizin vatan uğrunda sergilediği fedakarlığın ve kahramanlığın destanı olan muhteşem zaferin gururunun yaşandığı gündür.Bu zafer aynı zamanda asil Türk milletinin ve onun kahraman ordusunun yılmaz bekçisi olmaya devam edecektir.