28 Ağustos 2014 Perşembe

Balık Yağ

BALIK YAĞ

balık

Balık yağ,omega 3  omega 6 vitaminleri bulunan,balıklardan ve diğer deniz hayvanlarının dokularından üretilen,insan vücudu için asit ve mineral bakımından gerekli besin kaynağıdır.
Özellikle lüfer,alabalık,sardalye gibi yağlı balık türlerinden üretilen balık yağ (omega 3 veya omega 6)  ihtiyacı bu tür balıkları tüketilmesi sonucunda da karşılanmış olur.Bu balıkların dokularından elde ettikleri 3.5 gram yağın  yaklaşık olarak 1 gram ı omega 3 yağ asidi içermektedir.Lakin balık sevmeyenler ise vücudun ihtiyacı olan omega 3 omega 6 vitaminleri kapsül şeklinde satılan fakat bilindiği üzere her şeyin sahtesini de yapan korsanlara dikkat etmekle birlikte eczanelerden veya güvendiğimiz yerlerden temin etmeliyiz.
Alzheimer,dikkat bozukluğu,depresyon hastaları,hiperkativite bozukluğu görülen hastalarda kullnıldığı gibi kalp krizi riskini azaltan ve beyin il ilgili rahatsızlıklarda da kullanıldığı görülmüştür.
Balık yağını düzenli olarak kullanımımız da beyin fonksiyonlarına yararı bilinmektedir.
Bazı kişiler göz bozukluğu,gözün kuruluğuna da iyi geldiğine de söylemektedirler.
Kalp hastaları için tansiyonu düşüren ve düzenleyici etkisi olduğu yalınız kalp ilacı kullanıyorsanız balık yağın fazla bir etkisi olmayacağı bilinmektedir.
balık
balık

Omega 3 dediğimiz temel yağlardan biridir.Vücudumuzda bütün hücrelerimizde,beyin hücreside dahil olmak üzere hücre zarlarının yapısında bulunan,hücrelerimizin iyi solumasına,bütün hücrelerin iyi çalışmasına,hormonlarımızın iyi çalışmasına,sinir sistemimizin iyi çalışmasına,sinir sistemimizdeki iletinin iyi çalışmasına yardımcı olan bir yağdır.
Vücudumuz bu yağı sağlıyamadığı için dışarıdan takviye olarak bunu temin etmelidir.
Bizim ülkemizde balıklar lezzetlidir fakat sıcak su balığı olduğu için fazla omega 3 bulunmamaktadır.Omega 3 soğuk su balığında görülen bir yağ türüdür.Bunun nedeni de mantıksal olarak soğuk su balığın korunması için yağ fazla olması gerekir.
Günlük omega 3 ihtiyacımız olan bir kilo balık yiyemeyiz fakat omega 3 içeren kapsül alırsak ileriye yönelik sağlık yatırımı yapmış oluruz.Araştırmalara göre günlük 3 gram omega 3 alınması gerekmektir.Ancak bu omega 3 vücuda girince çok çabuk bozulup okside oladuğu için güçlü bir antioksidan la alınması gerekmektedir.
balık yagı
balık yagı
Hamileler için faydalı olan balık yağ hamile bir tarafından düzenli ve doktor kontrolü  ile alındığında bebeğin beyin gelişimi ve gözlerinin gelişiminde faydası olduğu saplanmıştır.Balık yağ denince hemen yağ kelimesinden kilo almayı düşünebilirsiniz fakat tam tersi zayıflamak içinde kullanılabilir bir etkisi vardır.Yani vücuttaki birçok fonksiyonu düzenlediği için zayıflama yapıldığı tespit edilmiştir. 




26 Ağustos 2014 Salı

Kalbin iç Yapısı 3

KALBİN İÇ YAPISI 3

KALBİN İLETİ SİSTEMİ

Özelleşmiş kalp kası hücreleridir.

Nodus sinuatrialis(Keith-Flack düğümü)

Epikardiyum hemen altında,v.cava superrior’un sağ atriyum’agirdiği yere yakın,crista(veya sulcus) terminalis’in üst ucunda lokalizedir.

Nodus atrioventricularis (Aschoff-tawara düğümü)

Ostium sinus coronarius’un solunda,triküspid kapağın septal küspisinin tutunduğu yerin yukarısında,septum interatriale’de lokalizedir.Kalpte iletinin en yavaş olduğu yerdir.

Fasciculus atrioventricularis(His bandı)

Kalbin iç Yapısı 3
Kalbin iç Yapısı 3
Atriyonventriküler düğümün devamıdır.Septum interventriculare’nin membranöz parçası üzerindedir.Kalbin fibröz iskeleti,atriyumlar ile ventriküller arasındaki bağlantıyı kestiği için,bu fasikülüs atriyumlarla ventriküllerin kas dokusu arasındaki tek fizyolojik bağlantıdır.
Fasciculus atrioventricularis,septum interventriculare’nin musküler parçasının başlangıcında,crus dextrum ve crus sinistrum denileniki dala ayrılır.
Crus dextrum,sağ ventrikül’de trabecula septomarginalis’e girip,m.papilaris anterior’a ve ventrikülün ön duvarına ulaşır.Ventrikül duvarının endokardiyum’u altında,plexus subendocardialis (Purkinje lifleri) oluşturur.
Crus sinistrum da,dallarını önce papiller kaslara verir,daha sonra plexus subendocardiaslis’i(Purkinje lifleri)oluşturur.
Kruslar,önce papiller kaslara dallar verir,daha sonra plexus subendocardialis’i (Purkinje lifleri) oluşturur.Bu nedenle,papiller kaslar ventriküllerden önce kasılır.

Kalpte en hızlı ileti Purkinje liflerindedir.

KALBİN SİNİRLERİ

Kalbin iç Yapısı 3
Kalbin iç Yapısı 3

Kalp,OSS’nin kontrolü altındadır.Parasempatikleri,her iki taraf n.vagus’un kardiyak dalları ile,sempatikleri ise,medulla spinalis’in T-T,segmentlerinden gelir.
Sempatik ve parasempatik dallar birararya gelerek,plexus cardiacus denilen bir pleksus oluşturur.Pleksusun vagal lifleri arasında birkaç tane ganglion (ganglia cardiaca)bulunur.Bunların en büyüğü Wrisberg ganglion’u denir ve arcus aortae’nin altındadır.

KALBİN ARTELERİ(ARTERIAE CORDIS)

Kalbin iç Yapısı 3
Kalbin iç Yapısı 3

Kalbi besleyen arterler,aort ascendens’in dalları olan coronaria dextra ve a.coronaria sinistra’dır.Bu arterle,aorta ascendens’in dalları,epikardiyum’un altındadır(subepikardiyal).Diğer dalları derin yerleşimli olup,miyokardiyum’a gömülüdür.
Dominant koroner arter terimi,septum interventriculare’nin arka bölümü ile sol ventrikül’ün alt parçasını besleyen koroner arter için kullanılır.Kişilerin yaklaşık %70’inde bu bölgeleri,sağ koroner arterin dalı olan r.interventricularis posterior besler.Bu nedenle,sağ koroner arter dominanttır.Kişilerin %10’unda,bu alanları sol koroner arterin dalları beslediği için,sol koroner arter dominanttır.Geri kalan oranda,beslenme her iki koroner arterden gelen küçük dallarla sağlanır ve dominantlık belli değildir.

A.coronaria dextra

Sağ(yada ön) sinus aortae’de çıkar.V.cardiaca parva ile birlikte,sağ atriyum ile sağ ventrikül arasında sulcus coronarius’ta seyreder.
Sağ atriyum,sağ ventrikül’ün büyük böülümü,sol ventrikül’ün diyafragmatik yüzünün bir bölümü,interventriküler septum’un 1/3 arka-alt parçası ve sol atriyum’un bir bölümü ile krus’ların proksimaline kadar ileti sistemine ait tüm yapıları besler.
R.interventricularis posterior;crux cordis’te sağ koroner arterden ayrılır.V.cardiaca mediaile birlikte sulcus interventricularis posterior’da seyreder.İncisura apicis cordis’te,r. interventricularis anterior ile anastomoz yapar.Bu arterden ayrılan septal arterlerin en büyüğü (genellikle birincisi) nodus interventricularis’i besler(r.nodi interventricularis).

A.coronaria sinistra

Truncus pulmonalis’in arkasında,sol(yada arka) sinus aortae’den çıkar.0.5 2 cm lik bir kütük şeklindedir.Sağ koroner arterden daha kalındır.Sol ventrikül’ün ve sol atriyum’un büyük bölümünü,sağ ventrikül’ün küçük bir bölümü interventriküler septum’un 2/3 ön parçasını ve crus dextrum ile crus sinistrum’u besler.
Arter,truncus pulmonalis ile auricula sinistra arasından geçip,sulcus coronarius’ta iki uç dalına ayrılır.

Dalları

r.interventricularis anterrior;v. cardia manga ile birlikte sulcus interventricularis anterior’da seyreder.Septum inter ventriculare’nin ön bölümünü besler.Incisura apicis cordis’te,r. İnterventricularis posterior ile anastomoz yapar.Klinikte,LAD (left anterior descending artery)adı ile bilinir.
r.circumflexus;sulcus coronarisus’ta sola doğru seyreder ve dallarını verir.Önemli dalları; r.marginalis sinister (kalbin sol kenarında seyreder), r.nodi sinuatrialis (bazen)ve r.nodi interventricularis (bazen).


24 Ağustos 2014 Pazar

Kalbin İç Yapısı 2

KALBİN İÇ YAPISI 2

Kalbin İç Yapısı 2

ATRIUM SINISTRUM

Kalbin en arkada bulunan bölümüdür.Basis cordis’in büyük bölümünü ve sinus obliguus pericardii’nin ön duvarını yapar.Akciğerden gelen dört tane v.pulmonalis,sol atriyum’a arka-dış yüzünden açılır.

OSTIUM ATRRIOVENTRICULARE SINISTRUM

Sistol sırasında,valva atrioventricularis sinistra (valva mitralis=valva bicuspidalis)denilen bir kapak ile kapatılır.Triküspid kapak ile tamamen benzer yapıda olup,aynı özelliklere sahiptir.Cuspis anteriorve cuspis posterior denilen iki tane küspisi vardır.

VENTRICULUS SINISTER

İçyüzü sağ ventrikül’ün iç yüzüyle benzer özelliklere sahiptir.
Sol ventrikül’de,m.papilaris anterior ve m.papillaris posteriordenilen iki tane papiller kas vardır.

OSTIUM AORTAE

Ostium atrioventriculare sinistrum’un ön-sağ tarafında,ostium trunci pulmonalis’in de sağında ve aşağısındadır.Valva aortae denilen bir kapak ile kapatılır.Pulmonal kapakla benzer özelliklere sahip olan bu kapağın,valvula semilunaris dextra,valvula semilunaris sinistra ve valvula semilunaris posterior denilen üç tane yarımay şeklinde valvulası vardır.
Her bir valvulanın hemen yukarısında,aorta ascendes’in duvarı dışa doğru çıkıntı yaparak,valvulalarla aynı isimli sinus aortae’leri (Valsalva sinüsleri)oluşturur.Valvula semilunaris dextra’nın karşısında a.coronaria dextra’nın ağzı yer aldığı için,bu valvulaya valvula coronaria dextra denir.Benzer şekilde,valvula semilunaris sinistra’nın karşısında’da a.coronaria sinistra’nın ağzı yer aldığından,bu valvulayada valvula coronaria sinistra denir.Valvula semilunaris posterior,bir koroner arter ostiumu ile ilgili olmadığından valvula non coronaria adı ile bilinir. 
Kalbin İç Yapısı 2
Kalbin İç Yapısı 2

KALBİN İSKELETİ

Kalbin iskeletini yapan oluşumlar;septum membranaceum,trigona fibrosa ve anuli fibrosi’dir.Fibröz iskeletin fonksiyonları;

  • Nodus atrioventricularis hariç,atriyumlarile ventriküler miyokardiyum’u ayırmak ve kas lifleri için origo ve insersiyo yeri olarak hizmet etmektedir.
  • Kapaklar için tutunma yeri oluşturmak ve kanın pompalanması sırasında ostiumların aşırı genişlemesini önlemektir.
  • His bandının başlangıç parçası için bir pasaj sağlanıp,atriyumlar ile ventriküllere iletilen impulsları ayırmak ve bir insülatör olarak görev yapmaktadır.
Trigonum fibrosum dextrum;ostium atrioventriculare dextrum,ostium atrioventriculare sinistrum ve ostium aortae arasındadır.  
Trigonum fibrosum sinistrum; ostium aortae ile ostium atrioventriculare sinistrum arsındadır. Trigonum fibrosum dextrum,membranöz septumla birlikte corpus fibrosum centralis’ioluşturur. Bu yapı,His bandı tarafından delinir.
Anulus fibrosus sinister; ostium atrioventriculare sinistrum’u kuşatır.
Anulus fibrosus dexter; ostium atrioventriculare dextrum’u kuşatır.Anuluslar,mitral ve triküspis kapaklar için tutunma yeri olarak hizmet eder.

Kalbin İç Yapısı 3

ALS Hastalığı

ALS Hastalığı

ALS Hastalığı
ALS Hastalığı

ALS (Amiyotrofik Lateral Skleroz) hastalığı,bir nevi felç hastalığı da denebilir.Sinir sistemimizdeki omur ilik ve beyin sapında sinir hücrelerinin azalması ile meydana gelir.Bu azalan sinir hücreleri alt ve üst motor sinirlerine baskı yapar,motor sinirleri de beyine,beyinden omuriliğe,omuriliğinden de kaslarımıza giderek hareketlerimizin tamamını kısıtlayabilen bir hastalık türüdür.Diğer bir söylenişle de motor nöron hastalığı da denebilir.
100.000 de ortalama 1,5 kişide görülen bu hastalık genellikle erkeklerde 35 ile 50 yaşlarında görülebilen kadınlarda ise erkeklere göre biraz daha az rastlanan bir hastalıktır.Tabi bu bir varsayımdan ibaret olup daha erken veya daha geç yaşlarda da kendisini gösterebilir.
ALS Hastalığı
ALS Hastalığı
Evresi solunum alamama problemine kadar uzanan ALS yani  motor nöron hastalığı,el hareketlerinde zayıflama,ayaklarımızı oynatamama,dilimizde veya ağız bölümünde hareket kısıtlılığı olarak başlayabilir.
ALS Hastalığı
Sedat BALKANLI

Bir zamanlar Galatasaray  ve Fenerbahçe de top koşturmuş Sedat BALKANLI’nın da ALS hastalığına yakalanarak hayatını kaybetmiştir.ALS hastalığına yakalanmış olan yaklaşık olarak 2 ile 5,6 sene kadar hayatla mücadele edebiliyor.
Motor Nöron hastalığı hem kas yapısındaki kötü etkisi nedeniyle hemde sinir sistemine zarar vermesi ve de sonucu ölümcül olması dünya çapında en önemli hastalıklar arsında yer almaktadır.
Motor Nöron hastalığı,genetik faktörler yani ailesel ve seyrek yani kalıtsal değeri olmayan hastalar olmak üzere ikiye ayrılır.Özellikle seyrek türe rastlanan bu hastalığın kalıtsal değeri yoktur lakin bunun nedeninin de mutasyon olduğu söylenmektedir.Ailesel de ise süper oksit dismutaz enzimi mutasyona uğrayarak bakır ve çinko bağımlılığından çıkması görülür.

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Mide ve 12 Parmak Ülseri

MİDE ve 12 PARMAK ÜLSERİ

Mide ve 12 Parmak Ülseri
Mide ve 12 parmak ülseri


Zamanımızda, kadın - erkek, genç - yaşlı pek çok kişide ülser rastlanmaktadır. Ülser, midenin iç yüzeyinde, ufak veya geniş bi kısımda arızalanmadır. Bu kısımda mide kendi iç yüzeyini kon yan sümükvari salgıyı yapamaz ve mide içinde hazım için salgıl: nan asit ve fermentlar bu anzalı kısmı yakar, ağrı yapar ve yava: yavaş 'o kısmı eritmeye hatta kansere kadar sürükler.

ÜLSERİN SEBEPLERİ

Midenin ülserli kısmının, sümükvari salgıyı yapamaz hale g€ meşinin çeşitli sebepleri vardır, bunların en önemlileri:
1. Mide'de asit fazlalığının uzun süre devam etmesi: Mide’< asit fazlalığının veya yanmanın uzun süre devam etmesi ülsere r den olur.
Bunun için (asit fazlalığı ve yanma) kısmına bakınız, bunl vakit geçirilmeden giderilmelidir.
Zamanında tedavisi yapılmayan gastrit zamanla ilerler, i sere yol açar. (Gastrit) kısmına bakınız.
Midenin bir kısmı zayıf düşer ve sümükvari koruyucu mt deyi ve hazım için asidi çıkartamaz olur, midenin diğer kısım rında meydana gelen asit bu zayıflamış kısmı yakmağa, tahriş meğe başlar. Bu halde önce ülser, aşağıda vereceğimiz çarele tedavi edilmeli, sonra tüm mide kuvvetlendirilmelidir. (Mide i yıflığı’na bakınız.)
Sinir gerginliği, işyeri sıkıntısı, aile geçimsizlikleri, kor ve endişe, asab bozucu devamlı gürültü gibi sinir sistemini yıp tan olaylar tüm salgı bezelerinin ve bu arada mideyi ve 12 parır bölgesini de etkiler ve salgı dengesi bozularak ülsere zemin hazır!

Mide ve 12 Parmak Ülseri
mide ve 12 parmak
 
Mide ve 12 Parmak Ülseri
Mide



Sinir bozucu ve yıpratıcı olaylar ortadan kaldırılmalı, aksi hal­de tüm vücutta mide rahatsızlıklarından başka diğer pek çok has­talıklar da başgösterir.
Devamlı ve fazla miktarda alkol, sigara, çay, kahve, şeker ve şekerli yiyecekleri yeme de ülsere yol açar. Bu maddeler fazla kullanılmamalı ve hele ülser başlamışsa tamamen bırakmalıdır.
Aspirin, Salisilik asit, İyot, Sülfamit ve diğer bazı ilaçlan fazla kullananlarda da ülser çok görülür, bunlar mide iç yüzeyini yakarlar. Bu nevi ilaçlar sık sık ve fazla kullanılmamalı ve hele üşer başlamışsa hemen kesmeli, hiç almamalıdır.
Karaciğer yetersizliği ve safra azlığı, orta ve ileri yaşlar­daki kimselerde çok olur ve midede asit yapılı olan gıda maddeleri yeterli safra olmadığı için bazik hale getirilemez, mide ve 12 par­mak kısmını yakarak üsere sebep olur. Karaciğer güçlendirilmeli- dir. (Sağlık - 1 kitabımıza bakınız).
Kalp rahatsızlığı nedeniyle dolaşım yetersizliği olur, bu durum vücutta çeşitli arızalar yanında mide ülserine de sebep ola­bilir. Tüm vücudun sağlıklı kalmasında kalbin önemi büyüktür.
Vücutta hormon dengesinin bozukluğu da ülsere yol aça­bilir. Mütehassıs bir hekim tarafından bu dengesizlik giderildiğin­de, ülser de iyileşir.
Yeterli ve dengeli proteinli gıda alamayanlarda da ülser çok görülür. Dengeli beslenmeye, hele ülser olduktan sonra daha çok dikkat etmelidir.
Sık sık çok sıcak yemek yiyen veya çok sıcak şeyleri içen­lerde, dil yandğı gibi midede de yanmalarolur ve bu yanmalar sık sık tekrarlandığında günün birinde ülsere çevirir. Tüm yiyecek ve içecekler ılık olmalıdır.
Bazı kimselerde, bazı vitaminlerin devamlı alınamaması (kuru ve konserve yiyeceklerin fazla alınması gibi), ekzamalara ve midede ülsere yol açabilir. Yaz, kış basit yollarla vitamin ihtiyaç­ları karşılanmağa çalışılmalıdır.
12 parmak ülserinin olmasında yukarki etkenlerden başka, şu etkenler de önemli rol oynayabilir :

Midede hazım asit bir ortamda oluşur ve 2 - 3 saat sürer hazım sonunda gıdaların asilliği giderilerek 12 parmak barsağım itilir. îşte midede daha hazım bitmeden, öğün harici yenilecek bir şeyler veya,
Çalışma yerinin, muhitin aşırı ve devamlı sıcak olmas veya et, hamurişi gibi fazla susuzluk veren şeyleri devamlı ve fazî; yeme, acı baharatları fazla kullanma gibi sebeplerle aşırı susuzlu! hissetme ve daha midede hazım bitmeden sık sık çok su içme sc nucu midede henüz işi bitmemiş ve asit yapılı gıdaların 12 parma] barsağma sürüklenmesine yol açar ve orada sık sık yakma, dok yısiyle ülsere sebep olur. Ülserin sıcak muhitlerde en baş sebeb budur.
Su ihtiyacı iki yemek arası saatlerde giderilmeli, mide dol iken ve hazım bitmeden ne yeniden birşeyler yemeli ve ne de ço su veya bira vs. içmemelidir.
12 parmak barsağma kâfi safra akıtılamazsa veya panl reas bezesi salgıları yeterli ohnazsa, bu da ülsere yol açar. Vars karaciğer ve pankreas tembelliği giderilmelidir.

MİDE ve 12 PARMAK ÜLSERİ BELİRTİLERİ

Midede ülser ve diğer arızalanmalar kolay kolay olmaz, mid uzun süre kendisini korumağa ve hataları gidermeye çalışır. Fak: yukarıda saydığımız ülser yapıcı hareketlere bilerek veya bilmeyi rek inatla uzun süre devam edildiğinde, bir süre sonra mideni direnci kalmaz, ufak veya büyük bir kısmı ülser olur ve bir gü mide bu rahatszlığım açığa vurur. Genellikle ülser tek bir sebepte olmaz, yukarıda saydığımız sebeplerin biri veya birkaçı bir araç olur. Buna göre de hastalık hafif veya ağır şekilde ortaya çıkar.
Ülser önceleri şu belirtilerle kendini belli eder :
Midede ekşime ve sık sık ağıza kadar ekşi suyun gelme:
Midede ağırlık, hazımsızlık ve yanma olur. Bu hazımsız ğın asıl nedenini anlamadan, bu devrede Pepsin fermentine ha (midenin salgıladığı ferment) hazım ilaçları almak çok hatalı ol: ve ülserin daha çabuk ilerlemesine yol açılmış olunur.
Ağzın pek tadi yoktur ve sabahları dilin üzeri paslanır.
Hastanın rengi soluk - sarıdır.
Midenin üst hizasında karna bastırılınca acıma hissedilir. Bu ilk belirtilere aldırış edilmezse, bir gün;
Yemeklerden 2-3 saat sonra veya gece, dayanılmaz bir mi­de ağrısı başlar, midenin son kısmına doğru (safra kesesi hizasın­da) olan kısımda başlayan sancı sırta doğru yayılıır. Bu sırada kusma olabilir ve çıkartılan maddelerle birlikte kırmızı temiz kan da kusulur. Bazen kan gaita ile çıkar ve pislik üzerinde katran gibi olur.
Hastada baş dönmesi ve terlemeler olur. Kanama ve sancı ile ülserin ileri devreye geldiği anlaşılır.
İlkbahar ve sonbaharda ülser azgınlaşır, ağn ve kanama­lar yapar.,
12 parmak ülserinde, yemeklerden 4-5 saat sonra, göğüs boşluğu hizasında ağrı hissedilir ve safrakesesi iltihabı sanılır. Ayrıca sabahları yine bu bölgede ağrı olur, bazen kusma yapar, kusma ile saf, temiz su çıkartılır.
Mide-ve 12 parmak ülserinin hakiki teşhisi hastanelerde ve mütehassıs doktorlarca yaplır ve ülserin durumuna göre bazan ameliyata gidilebilir. Ameliyattan sonra yine ülser yenileyebilir, ülser yapan sebepler ortadan kaldırılmalı ve sağlıklı beslenme ka­idelerine riayet etmelidir.
Mide Kanaması ve Giderilmesi 

Kalbin İc Yapisi

KALBİN İÇ YAPISI 1


Akciğer arasında mediastinum medium’da lokalizelidir.

Apex cordis

Sol ventrikül’ünkoni şeklindeki ucudur.

Facies diaphragmatica (facies inferior)

Başlıca sağ ventrikültarafından oluşturulur.3-6 kıkırdak kaburgalardan ve corpus stemi’den ayrılır.

Facies diaphragmatica (facies inferior)

Basis cordis (facies posterior)

Büyük bölümünü sol atriyum,küçük bir bölümünüde sağ atriyum yapar.5(6)-8(9) torakal vertabraların önündedir.Arkasında;sinus abliquus pericardii,oesophagus ve aorta thoracica vardır.Basis cordis,sulcus coroarius ile diyafragmatik yüzden ayrılır.Oesophagus,basis cordis’in arka yüzünün komşuluk yaptığı primer anatomik yapıdır.Vv.pulmonales’ler,v.cava superior ve v.cava inferior,basis cordis’te atriyumlara açılır.

Sulcus coronarius(sulcus atrioventricularis)


Dıştan atriyumlarla ventrikülleri ayıran bu oluk içinde,koroner arterlerin ana gövdeleri ile sinus coronarius vardır.

Kalbin İc Yapisi
Kalbin Alt Arkadan Görüntüsü

ATRIUM DEXTRUM

İç yüzünde görülen kaslara mm.pectinatiadıverilir.Bu kaslar,crista terminalis’ten başlayıp,auricula dextra’yı oluşturur.Aurikuladaki pektinat kaslardan birisi diğerinden daha büyüktür ve taenia sagittalisadı ile bilinir.
Embiriyonel hayattaki foramen avale’nin kapanması ile oluşan fossa avalis,ostium venae cavae inferioris’in üstünde ve solunda,septum interatriale’dedir.Fossanın kenarı kabarıktır ve limbus fossa ovalisadı ile bilinir.
Sağ atriyum’un iç yüzünde;v.cava superior,v.cava inferior,sinus coronarius,vv.cardiacae anteriores ve vv.cardiacae miniae’lerin ağızları vardır.

OSTIUM ATRIOVENTRICULARE DEXTRUM

Kalpteki en büyük kapak ostiumudur.Dördüncü ve beşinci interkostal boşluklar seviyesinde,corpus stemi’nin arkasındadır.Sağ atriyum’u sağ ventrikül’e birleştiren bu deliği,sistol sırasında valva atrioventricularis dextra (valva tricuspidalis) isimli bir kapak kapatır.Bu kapağın cuspis anterior,cuspis posterior ve cuspis septalis denilen üç küspisi vardır.En büyük olanı cuspis anterior’durKüspisler,endokardiyum’un bir reduplikasyonudur ve her iki tarafı endokardiyum yapısındadır.Küspislerinventriküle bakan yüzlerindeki çıkıntılara,chordae tendineae denilen fibröz iplikçikler tutunur.Chordae tendineae’lerin diğer uçları ventrikülde bulunan papiller kaslara tutunur.
Chorda tendineae’lerin fonksiyonu,küspisleri desteklemek ve ventrikül sistoli sırasında küspislerin atriyumlara dönmesini önlemektir.Küspislerin bazizleri,ostiumu kuşatan anulus fibrosus dexter’e tutunur.

VENTRICULUS DEXTER

Sternum’un tam arkasındadır.İç yüzündeki kas kabarıntılarına trabecules carneae denir.Pektinat kasların kalınlaşması ile oluşur.
İç yüzünde görülen crista supraventricularis,triküspid kapak ile pulmoner kapağı ayıran kalın bir kas kabarıntısıdır.
Ventrikülün sol ve arka duvarını,septum interventriculare yapar.Septumun büyük bölümü muskülerdir.Yaklaşık,1 cm lik üst parçası membranözdür ve septum interatriale’nin alt parçasıyla komşudur.Membranöz parça triküspid kapağın septal küspisinin tutunması ile atriyoventrikülerve interventriküler olarak ikiye ayrılır.Sol vetrikül ,sağ ventrikül’den,sağ atriyum da sol atriyum’dan daha büyük olduğu için,membranöz parçanın bir bölümü sol ventrikül ile sağ ariyumarasında yer alır ve atriyoventriküler parça olarak bilinir.Membranöz parçanın geriye kalan bölümü ventiriküller arasındadır(interventriküler parça).
Ventrikülün,ostium trunci pulmonalis’in altında kalan bölümü düzdür.Conus arteriosus (infundibulum)denilen bu bölüm,pulmonal kapağın küspislerini destekler.
Septum interventriculare ile m.papillaris anterior arasında uzanan kas kabarıntısına trabecula septomarginalis (moderatör bant,m.Leonardo da Vinci kordu) adı verilir.Ventrikülün septal yüzünü ve m.papilaris anterior’u destekleyen bu oluşumu içinde,kalbin ileti sistemi ile ilgili lifler bulunur.
Sağ ventrikül’de m.papillaris anterior,m.papillaris posterior vem.papillaris septalis (medialis) denilen üç tane papiller kas bulunur.Papiller kaslar,trabeculae carneaekalınlaşmalıdır.M.papillaris anterior,en büyük olanıdır.

Kalbin İc Yapisi
Sağ Ventrikül'ün İçten Görünüşü

OSTTIUM TRUNCI PULMONALIS

Conus arteriosus’un yukarısındadır.Ostium atrioventriculare dextrum’un da yukarısında ve solundadır.Diastolde bu deliği valva trunci pulmonalis denilen kapak kapatır.Pulmonal kapağın;valvula semilunaris dextra,valvula semilunaris sinistra ve valvula semilunaris anterior denilen üç tane yarım ay şeklinde valvulası vardır.

Kalbin İç Yapısı 2

Hint Güzeli Nasıl Olunur

Hint Güzeli Nasıl Olunur

Hint Güzeli Nasıl Olunur
Hint Guzeli

Hindistan güzellerinin sırlarını biliyor musunuz?Sizin için ben araştırdım.
Bazen karşınıza hint kınası ile çeşitli değişik dövmeler yaparak çıkarlar bazende doğal bitkilerin yardımı ile ciltlerini pürüzsüz yapmış bir şekilde çıkarlar.Ama şu bir gerçek ki hint güzelini bütün Dünya'ya duyurmayı başarmışlar.
Bu güzelliğin sırrı tamamen doğal bitkilere dayanmaktadır.Doğal bitkileri öğüterek veya çerez diye adlandırdığımız fındık,fıstık gibi yemişler cildinizi yumuşatan yemişlerdir.
Hintli bayanlar güzelliğin sırrını şöyle açıklıyor;

  • Doğal bir görünüm kazanması için günü birlik ve taze olan doğal bitkilerden kullanmalıyız.  
  • Cildi yatıştırması için bir kap dolusu doğal gül suyu ile yıkamalıyız.
  • Cildimizi bu kadar pürüzsüz yapan tatlı doğal badem yağıdır.
  • Fazla sıcak olmayacak pirinç suyu ile yüzümüzü yıkamak günü birlik.
Pirinç suyunda yani pirinçde, magnezyum,B vitamini ve bakır gibi yararlı maddeler bulunur.Her gün ılık pirinç suyu ile yüzümüzü yıkarsak yüzümüzün parladığını görürüz.

  • En önemli olarak ta cildinize bitkisel doğal yağlarla olarak günlük bir masaj yapar şekilde yedirilmesi
Bu maddeleri günü birlik uygularsanız sizde bir hint güzeline dönüşebilirsiniz.
Bildiğimiz üzere Hindistan  hint kınasıyla meşhur olduğu gibi de hint masajı ile de meşhurdur.
Hint Güzeli Nasıl Olunur
Hint Güzeli Nasıl Olunur


Hint Masajı;

  • Sağ ve sol elinizin yüzük ve orta parmağınızla kaşınızın tam ortasına gelecek şekilde yerleştiriniz ve diğer kalan parmaklarınızı gözünüzün etrafına dağılacak şekilde yerleştirin ve beş altı kez masaj yaparak ovalayın.
  • Sağ ve sol işaret parmağınızla burnunuzun başlangıç noktasına yani burun kemiğinize masaj yapar şekilde üç beş kez ovalayın.
  • Burnunuzun geriye kalan kısmını yani burun deliklerinize kadar olan bölümü sağ ve sol elinizle masaj yapar şekilde ovalayın.
  • Ve son olarak ta gözlerinizi kapatıp elinizin iç kısmını sağ ve sol olmak üzere yanağınıza yerleştirip kulaklarınıza doğru bastırarak üç beş defa genişletirirseniz hint masajınızı tamamlamış olursunuz. 

19 Ağustos 2014 Salı

Nil Nehri

Nİl Nehri

Nil Nehri

Bundan yaklaşık 15 milyon sene önce yeryüzünde gerçekleşen tektonik plaka hareketleri doğu Afrika'da büyük bir platonun yükselmesine neden olmuştur.Bu plato yaklaşık 965 kilometre çapında ve yaklaşık 1610 metre yüksekliğindeydi.O aşamada bölgede ne bir bu kadar büyük bir göl ve de kuzeye doğru giden güçlü bir nehir vardı.Plato yükseldikçe yan tarafında çatlamalar oldu.Yeryüzünde oluşan bu çatlaklıklar şimdiki adıyla Afrika yarık vadisini oluşturdu.
Bundan 12 milyon sene kadar önce ay dağları vadinin batıda kalan kolunun yakınlarında bir blok halinde yükselmeye başlamış ve de bundan 8 milyon sene önce yarıktaki vadiler su dolmaya başlamış.
Sonra bundan 1 milyon sene önce bu olağanüstü platonun merkezi biraz alçalmış,su ile dolmuş ve  Viktorya gölü oluşmuş.
Son buz devrinin son aşamasında eriyerek geri çekilmenin buzulların serbest bıraktığı su nedeniyle yeryüzü tarihinin çok nemli bir dönemi başlamış.Göller binlerce sene su ile dolmuş ve yaklaşık 13 bin sene önce Viktorya gölünden boşalan su kuzeye yönelerek Nil nehrini oluşturmuştur.
Nil nehri batıda Albert gölüne ulaşarak güç kazandı ve kuzeye doğru akmıştır.Sudan düzlüklerine girmeden önce kendine yüzlerce millik bir alan oluşturdu ve kuzeydeki çöllere vardığında güçlü ve devamı kesilmeyen bir nehir olmuştu.Sonunda da mavi Nil nehri ile birleşerek Mısır çölüne su ve topraktan oluşan değerli bir nimet oldu ve Mısırda yeni bir uygarlık kuruldu 7 bin sene sonra.

Şimdi Afrika deyince ilk akla gelen Nil nehri oluyor hafızalarımızda.6.650 km uzunluğunda bulunan Nil Nehri Afrika'nın doğusunda yer almaktadır ve güneyden kuzeye doğru akmaktadır ve dünyanın da en uzun nehridir.
Yaklaşık 1740 mil iki havzaya sahiptir ve buna göre yaklaşık 4.350 mil iki havzaya sahip olması Amazon dan sonra 3. büyük havzaya sahip nehirdir.Bu bakımdan geçtiği ülkelere hayat verir ve turizm,tarımsal alan,arkeoloji açısından da ilgi çekicidir.
Afrika'nın % 10 u kaplayan bu göl  güneyden kuzeye üç ana kol ile akar.Bunlar Beyaz Nil Nehri,Mavi Nil Nehri ve Atbera Nehridir.


Mısır halkına bu mucizevi nehir sayesinde elektrik üretimi için baraj yapılmış ve tarımsal alan olan yaklaşık 1500 km uzunluğunda ve 10 km genişliğinde bir tarım alnına su vermesi gibi önemli görevleri vardır.

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Solucan Gübresi

Solucan,özellikle yağmurlu havalarda görülen kurak havalarda ise toprağın altına inen sürüngen bir hayvan türüdür.Çürümüş maddelerle beslenen bu hayvan yaklaşık olarak 3 ile 6 sene kadar yaşamlarını sürdürürler.
Zamanlarının çoğunu toprak altında geçiren bu hayvan genellikle 10 cm boyunda olurlar lakin bunların 15 metreye kadar gelişmişleri de vardır.Yaklaşık olarak Dünya'da 1800 ile 2000 arası solucan türü mevcuttur.
Solucan Gübresi
Solucanlar yedikleri çürümüş toprak bitkilerinden veya hayvan pisliklerinden kendilerine has gübre üretirler.Ülkemizde fazla tanınmamış bu gübre çeşidi diğer kimyasal gübrelere oranla taneli bitkilerde buğday,ayçiçeği,mısır gibi %30 veya %50 verim artışı diğer bitkilerde ise patates,soğan,turp,havuç gibi bitkilerde ise %40 ile %70 arasında verim artışı görülmüştür.Aslında çiftçimizin çok kolay yetiştireceği bu solucan tarlada kalan atıklarla ve ahırından çıkan pisliklerle yetişir ve gübre maliyetini sıfıra indirebilir.
Solucanlar ilk önce hazırlanan havuzlara yataklama yapılarak atılır,daha sonra üstüne organik çürümüş atıkları atılır bu da yaklaşık bir yıl içinde solucan gübresine dönüşür.
Kırmızı california solucanı olarak bilinen lumbricus rubellus Amerika Birleşik Devlet'lerinin california eyaletinde laboratuvar ortamında üretilmiştir.
Bir california kırmızı solucanı bir günde yaklaşık olarak kendi ağırlığı kadar gübre yapar.Diyelim ki havuzumuzda 100.000 solucanımız var bu 100.000 solucan bir senede yaklaşık 25 ton gübre üretir.
Ülkemizde başta da dediğimiz gibi bu gübre yaygınlaşmamıştır lakin bu gübreyi üretirsek erozyondan ve verimsizlikten kurtulabiliriz.
Bulgaristan topraklarının %70 i beyaz bayrak bölge yani bir başka değişle organik bölgedir.Ülkemizde beyaz bayrak olarak gösterebileceğimiz bölge nerdeyse kalmadı,her taraf kirlenmiş bir şekilde.
Solucan gübresini yeterli miktarda üretip kullanırsak bizde aynı ölçüye ulaşırız.
Bulgaristan'da üretimin fazla olması sebebiyle bir ton gübrenin fiyatı bulgar parası ile yaklaşık 240 leva yani bizim paramızla 240 TL olarak da söyleyebiliriz.Lakin ülkemizde solucan gübresinin tonu 2000 liraya kadar yükselmiştir buda fazla üretenin olması demektir.



14 Ağustos 2014 Perşembe

İğde Ağacı Ve Faydaları


İğde ağacı, genellikle ülkemizin güneyinde ve iç anadolu bölgesinde yetişen,kuraklığa dayanıklı,bağ ve bahçelerde çit bitkisi olarak ta kullanılan,iğde dediğimiz meyveyi veren bir ağaçtır.İğdeler genellikle sarı ve kahverengi renkte olup,çiçekleri kokulu ve kendisi unumsudur.Bir çok faydasının olduğu bu doğa meyvesinin çiçeğini de kaynatıp içebiliyoruz.Kökünde azot depolama özelliği sayesinde çok verimsiz topraklarda bile yetişme özelliği vardır ve kuraklığa dayanıklı olaması sebebiyle erozyona karşıda kullanılır.



İğdenin Faydaları

  • Çiçekleri derideki leke ve sivilceler de kullanılır.
  • Bağırsak iltihaplarında ve sindirim bozukluğunda kullanılır.
  • Egzama hastalarında kullanılır.
  • Vücut direncini arttırma özelliği vardır.
  • Soğuk algınlığına ve grip hastalarına iyi gelir.
  • Öksürüğü keser.
  • Kusmayı önler ve ishali önleyicidir.
  • Börek hastalarına iyi gelir.
Fazla tüketilmemelidir aksi taktirde unumsu özelliği nedeniyle kabızlığa neden olabilir.



13 Ağustos 2014 Çarşamba

Karga



Yeryüzünün insanoğlu tarafından değiştirilmesine kimi hayvan türleri ayak uyduramaz ve türleri yok olma tehlikesine bile girebilir.Kimi hayvan türleri ise bu değişikleri hiç önemsemez,hemen uyum sağlar ve yaşamaya çalışır.Bunlardan ön sıralarda hamam böceği,kargalar ve fareler gelir.Bu hayvan türleri genellikle sevilmeyen türlerdir.Ama benim ilgimi çekti ve karga kuşunu araştırdım.
 Karga,tüyleri siyah renkli olan,irili ve yapılı,gagası düz,rahatsız edici bir sesi olan,kargagiller den bir kuş türüdür.Karga yaklaşık olarak 15 ile 20 sene arasında yaşarlar.En uzun olarak yaşayan karga 30 yaşına kadar Amerika'da görülmüştür.Boyları 20 cm cıvarı ve eni 13 cm cıvarı gelmektedir.
Karga kuş türleri arasındaki en akıllı hayvan diyebiliriz.Bu kuş türünün zekasını kullanabildiğini biliyor muydunuz.Bir çoğumuz kargayı,tilki ile karganın hikayesinden tanırız.Hani tilki karganın ağzındaki peyniri almak için oyun yapar ve kargayı aptal yerine koyar.Tilkiyi kurnazlığıyla tanırız ama karga akıllı bir hayvandır.Bu başta da dediğim gibi bir hikayedir.
Doğal yaşamlarında karganın alet kullanabildiğini biliyor muydunuz.Araştırmacılar bir deney yaparak görmüşler.Kargalar doğada karşılaştıkları sorunlar için bir çözüm üretmişler ve de bütün bildiklerini yavrularına öğretmişlerdir.Örneğin bir karga ulaşamadığı bir delikten yiyeceği çıkarmak için uygun bir çubuk yardımıyla rahatlıkla çıkartabilir.
  
Deneyimizde,boş odaya bir kabın içine bir boru koyularak,dibine karganın gagası ile ulaşamıyacağı bir solucan konur.Borunun yanına da bir tel parçası konur ve karga boş odaya bırakılır izlenir.Karga belli bir bekleyişten sonra borunun içindeki solucanı fark eder,ulaşmaya çalışır ve ulaşamaz.Sonra borunun yanındaki tel parçasını görür,teli ağzına alır,borunun içine sokar ve solucanı çıkarmaya çalışır ama yine başaramaz.
Burada karganın günlük yaşamlarındaki sorunlara karşı her zaman bir alternatif çözümü vardır.Tel parçasının ucunu bükerek solucanı kolaylıkla çıkartır.Karganın tel yardımıyla solucanı çıkarması beklenirken karga zekasıyla bir kez daha şaşırtarak telin ucunu bükerek çıkartması ne kadar akıllı olduğunu kanıtlamıştır.
Karganın zekasını kullandığı bir başka konu ise dalından düşen cevizleri yemek için yukarıya süzülerek sert bir zemine bırakarak kırılmasını sağlaması ve içini yemesidir.
Hatta Tokyo şehrinde bir gözlemci kargaların cevizi o kalabalık Tokyo trafiğini bırakarak araçların ezmesini sağlıyormuş.Sonra bunu yemek için araçların kırmızı ışıkta durmasını bekleyip ve ezilen cevizinin içini yemeye gidiyormuş hatta kırmızı ışık tan yeşil ışığa geçene kadar zamanda da işini bitirip yeni yiyecekler bulmaya gidiyormuş.
Yani yukarıdaki örneklerle de anlattığım gibi tilkinin aptal yerine koyduğu bir kuş değildir karga aksine zekasını iyi kullanabilen,yaşam zorluklarına çözüm üretebilen akıllı bir hayvandır.  











11 Ağustos 2014 Pazartesi

Obez İnsan



Anne karnında başlar bildiğimiz üzere beslenme vede yaşamımızın sonuna kadar devam eder.İnsan vücudunun çalışması,gelişmesi ve uzun süre yaşaması için belli bir besin kaynağına ihtiyacı vardır.Yanız besin kaynağı derken abur cubur dan bahsetmiyorum.Aksi taktirde obezite hastalığına yakalanabiliriz.
Obezite,fazla yağ hücresidir.Vücut kendi ihtiyaçları için belli bir miktar yağ ihtiyacı duyar ve depolar.Vücuda alınan fazla yağlar ise yani yediğimiz abur cuburdan elde edilen yağlar vücudun karın ve kalça bölgesinde yağ kütlesine dönüşerek şişmanlık oluşturur.
Obeziteyi oluşturan faktörler aşırı ve doğru beslenmeme ve yediğimiz ürünleri eritememe yani spor yapmamadan kaynaklanıyor.
Alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede olması gerekir sağlıklı beslenmek için.
Yetişkin insanların vücut ağırlıklarının erkeklerde %15-18'i kadınlarda ise %20-25'ini yağ hücresi oluşturmaktadır.Bu oranlara göre erkeklerde %25'in kadınlarda da %30'un üzerine çıkması obeziteyi oluşturur.
Yapılan araştırmalara göre ülkemizin %35'i obez insanlardan oluşuyor.

Genellikle genç ve çocuklarda görülen obezite hastalığı ilerde fazla yağ nedeniyle damar tıkanıklığına buda kalp krizi geçirme riskinizin artmasına neden olmaktadır.
Obezite hastalığına yakalanmamız için düzenli beslenme ve spor şarttır.

Deniz Suyu


Deniz, deyince aklınıza ne gelir?Bir çok insana sorsak tatil der,birazı da ferahlamak falan der.
Ama biliyor musunuz deniz suyunun insan vücuduna bir çok faydası olduğunu ve bazı ilaçları deniz suyundan yapıldığını.Bir çoğumuz bilmez ve termal sulara girmek için tonla para öderler.
Bütün denizlerin ortalama %3.5 tuz olduğunu biliyormuydunuz.Bu ortalama bir kg deniz suyunda 35 gram tuza denktir.
Peki bu denize suyu nerden mi geliyo?
19.yy ve 20.yy larda araştırmacı bilim adamları tarafından yanıtlanmış bu soruyu içerisinde sodyum klorür(NaCl) bulunan büyük kaya parçalarını erozyona uğratarak okyonuslara sürüklerler ve kayadaki sodyum klorür erir ve denize karışır buda onu tuzlu yapar.
Deniz suyunun yoğunluğu içerisindeki tuz kütlesinden dolayı tatlı ve saf sudan daha fazladır.
Bir litre termal suda 1000 miligram faydalı madde var ise bu aynı oranda temiz bir deniz suyunda 40.000 miligram faydalı madde vardır.Yani kırk katı daha faydalıdır.
Örneğin burnunuz tıkalı ise deniz suyu açar,sivilcenize kökten çözüm getirir,sinüziti temizler,diş sağlığına faydalı,yaraları iyileştirir,cilt hastalıklarına birebirdir ve sayamadığımız bir çok faydası vardır.
Eğer denize yakın bir yerde oturuyorsanız günde bir iki kere denize girmenizi ve bu tuzlu su terapisinden vücudunuzun yararlanmasını sağlayabilirsiniz..

10 Ağustos 2014 Pazar

Yıldırım

YILDIRIM
Şimşek bulutlar arasın da elektrik boşalırken çıkan kıvrımlı ışığa denir.Yıldırım bir şimşek türüdür.
Yıldırım,şimşekle birlikte gökgürültüsünün oluşumundan yerle gökyüzü arasında elektrik boşalmasına denir.Yıldırımın yaklaşık olarak akımı 30.000 amper dir ve ısısı 30.000 °C dir.Çok hızlı bir şekilde oluşur ve yere yaklaşık 30 milisaniyede düşer ve yerden de buluta 100 milisaniyede geri döner.
Yıldırımın elektrik yüklü olması nedeniyle,çarpması halinde öldürebilir.
Dünyada yaklaşık olarak 24.000 kişi yıldırım çarpması sonucu hayatını kaybediyor.
Yıldırımdan korunmak için kapalı,yaş olmayan,metale dokunmayacak şekilde saklana biliriz.
Yıldırım çarpması sonucu bu hale gelen bir kişinin resmidir.
Yıldırım çarpması sonucu yüksek şok dalgası yüzünden epey bir savrulabilir,giysileri parçalanıp,derisinde de yanıklar meydana gelebilir.Bazen de bilinç kaybı ve ölüme neden olabilir.
Dünyada senede üç milyar yıldırım veya şimşek oluşmaktadır.Bu da başka bir deyişle senede herhangi bir günde ortalama olarak 1500 ile 2000 arası yıldırım bulutu oluşmaktadır.Yani ortalama olarak bir günde          yeryüzüne 100 kadar yıldırım düşmektedir.
Kış mevsimlerinde az görülen şimşek ve yıldırım genellikle yaz mevsimlerinde oluşur yani ılık ve nemli havayı tercih ederler. 

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Asgari Hayaller



Baharı kutlasın diye güllerimiz,
su verdim saksılarına bol bol,
yakınca otururduk fırına,
severim ekmek kokusunu,
bahçesi olan bir evimiz olmadı belki,
toprağına ekemedik gülücükler yarınların.
babamız vardı yorgun,
akşam eve gelirken oyuncak getiremeyen.

Yavan ekmek paylaşan çocukları izlerdim akşamları,
yorgunluğu paylaşmak gibi bir şey olmalıydı,
ekmeğin yarısı yavan,
diğer yarısı daha yavandı yarından,
gülen gözleri masum,
geleceği o kadar da masum değildi belki hiç birinin,
babaları vardı yorgun,
akşam eve gelirken
-hanım bir şey lazım mı ?
diye soramayan.

Asgari ücretin ne demek olduğunu öğrendiğim yaşlardı,
asgari ücretin ne demek olduğunu
ayağımızdaki yırtık ayakkabıdan öğrenmek ayrı bir fiyakaydı
çok soğuk değildi anne,hasta olmam merak etme,
bu fakirlikte hastalık bile uğramazdı mahallemize,

Kimler yaşardı şu sisli dağların ardında,
annem hep zenginler yaşar oğlum derdi,
onlar asgari ücreti 3 kere 4 kere alıyordu zannımca
bize asgari ücret,ayda bir düşüyordu sanırım,
ay ortasında bitiyor derdi babam.


10 şubat 2014 pzt.

S.r.

8 Ağustos 2014 Cuma

Kraliçe Arı

KRALİÇE ARI
Kraliçe arı bir kovanın üreme görevini üstlenir.Bir kovanda bir çok dişi arı vardır ama kovanın tek bir tane kraliçesi olur diğer dişiler kısırdırlar ve bu yüzden üreme yapamazlar. Sadece arı sütü veya polenle beslenir.
Diğer dişi arıların görevi temizlik,savunma yapma,kovana yiyecek bulma gibi bir çok görevi vardır.Erkek arıların görevi ise sadece kraliçe arıyı döllemek tir.
KRALİÇE ARI
Kraliçe arının diğer arılarla hiç bir genetik ayrıcalığı yoktur.Sadece biraz iri gözükürler.Kraliçe,ortalama olarak 4 sene yaşar ve 2 yıl verimli yumurtalar verir 2 sene sonra verimi düşer ve öleceğini anlayınca yeni bir kraliçe arı çıkartmak için kendini zorlar bu kovanın yeni kraliçe arı olduğunda kendini öldüreceğini bilse bile.Bu kadarda asil bir varlıktırlar.
Arılar doğanın bir parçası olup bizlere bal yapmakla sorumludurlar.Kaliteli balın her devaya iyi geldiği hepimiz tarafından bilinmektedir.Bal yapan bir arının da en önemlisi kraliçesidir.
Kraliçe arıları zor bulunan bir türdür.


Uğur Böceği





Uğur böceği,resimde de gördüğünüz üzere genellikle kırmızı kanatlarının üstünde siyah benekleri olan bir böcek türüdür.Tabi değişik renklerde olanları da vardır.Örneğin;sarı renk üzeri siyah benekli,siyah renkli kırmızı benekleri olarak ta görülebilir.
Genellikle yaklaşık 0.5 cm olurlar.Halkımızca sevilir ve uğur getirdiğine inanılır.Uğur böcekleri genellikle parlak renklidirler buda düşmanlarına karşı bir koruma görevi yapar yani parlak renge sahip hayvanların zehirli olduğuna inanılır.Aksi bir durumda ölü taklidi yaparak ayaklarını içine çekebilirler.Uğur böcekleri kanatlı hayvan türleri de olarak bilinir. Uçmadıkları zamanlar kanatları koruyucu bir tabakayla kaplanır ve uçmak istediklerinde tabaka açılır.Düşmanı tarafından rahatsız edildiğinde kötü bir koku bırakarak düşmanını püskürtebilir.
Görevleri ise yapraklara zarar veren bitleri yerler ve bir uğur böceği hayatı boyunca yaklaşık 5000 adet bit yerler.
Yumurtalarını yaprak biti kolonilerine bırakan bu kanatlı böcek türü ortalama olarak 30 ile 60 günde gelişirler.Yumurtadan çıkan yavrular tıp ki yetişkin bir uğur böceği gibi hemen yaprak biti yemeye başlarlar.
Senede en az bir kere yumurtlarlar.Kışı geçirmek için çoğu zaman çürümüş yaprak altını tercih ederler.

Bir Ton Kâğıt 17 Yetişkin Ağaç a Denktir


Dünyamızın %32 si ormandır yani 4.126.000.000 hektarı orman arazisi olup bunun 3.792.176.000 hektarında orman bulunmaktadır ve bu ormanların 1.216.000.000 hektarı iğneli 2.488.000.000 hektarı ise yapraklı orman çeşididir.
Senede ortalama olarak 1.900 milyar metre küp üretim yapılan bu ormanlardan 1.021 milyarı endüstriye geriye kalan 879 milyonu ise evimizde,iş yerlerimizde yakacak olarak kullanmaktayız.
Ülkemizin % 80 i tabiat gereği orman olması gerekirken maalesef bu oran %25 dır.Ülkemizin yaklaşık 20.199.296 sı da orman arazisidir.
Ülkemizin ormanlarının yok olma başlıca sebepleri hayvanları otlatmak için,tarla oluşturmak için,yakut yakacak ihtiyacını karşılamak için yakıp veya kesilmesidir.Yaklaşık bir orman 20 ile 200 senede oluştuğunu biliyor muydunuz?Biz ne yapıyoruz dakikada yok edip yakıp yıkıyoruz.
Bir ağaç ortalama olarak 20 senede yetişir.Oysa ormanların ne kadar çok faydası vardır.Örneğin havayı temizler ve kirliliği önler,erozyonu engeller,çeşitli doğa hayvanların barınağıdır,havadaki oksijen miktarını arttırır,yeraltı su miktarını arttırır,yağmur bulutlarını çekerek yağmur yağmasını sağlar ve bir çok örnek verebiliriz.
Bir ton kâğıt ortalama olarak 17 ağaç tan oluşmaktadır.Bu demek oluyor ki bir ton kullanılmış kâğıt ile 17 ağacı kurtarabiliriz.
Şöyle bir hesap yapmaya kalkarsak örneğin A4 kâğıtını düşünelim.Bir A4 kâğıtı yaklaşık olarak 5 gram geliyor,bir topta 500 adet A4 kâğıtı var.Buda 2.5kg yapar.400 A4 kâğıt topu 1 ton yapar buda 17 ağaç yapar.Ülkemizde bir günde milyonlarca A4 kâğıdı kullanılıyor yani bu milyonlarca ağaç demek ve hatta buda yüzlerce ormanın yok olması demek.
Yani bu kısaca bir A4 kâğıt örneği ve sonuçları dah bunun gazetesi var,dergisi var,kitabı,defteri vb. bir çok çeşit bulabilirsiniz.Bu yüzden;
Ormanlarımızı yok etmiyelim ve kullanılmış kağıtları devletin atık toplama kutusuna atalım.
Devletimiz bir kampanya başlatarak cam,plastik ve kağıt gibi kullanılmış atıkları geri dönüşüme göndererek hem ülke ekonomisine katkıda bulunulması,hem çevre kirliliğin önlenmesi ve ormanlarımızın kağıt yapmakta kullanılmasını engellemek amacı bu kampanyayı başlatmış olup ilgilenmenizi önemle rica ederim.  

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Sahra Çölü


Dünya'nın en büyük çölü olan Sahra Çölü,kıtanın kuzeyini ortasından ayıran dev bir çöldür.Amerika Birleşik Devletlerini yüzölçümü bakımından kapsayacak kadar büyük olan bu çöl yaklaşık 2,5 milyon yıllıktır.Yağışlar, mineralleri yıkayıp götürmediği ve bitkiler onları tüketmemiş olduğu için, çölün zemini mineral besinler açısından çok zengindir. Bunun için, uzun süreli kuraklığı atlatmayı becerentohum taneleri kısa ve güçlü sağanaklar biçiminde yağan ilk yağmurlarda hemen kök salıp çiçek açar ve birkaç gün içinde olgunlaşır. Mineral bakımında zengin bu tabaka rüzgalarla dünyanın dört bir yanına dağılarak buradaki toprakları da zenginleştirir.
İlk olarak 18 şubat 1979 yılında Sahra Çölü'ne kar yağmıştır.

Charlie Chaplin Hayatı

Charlie Chaplin,
(16 Nisan 1889 - 25 Aralık 1977), 
İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu ve yazar. Asıl adı Sör Charles Spencer Chaplin olmakla beraber, yarattığı "Şarlo" (Charlot) karakteri ile özdeşleşti ve öyle anıldı.
Londra'nın varoş bir mahallesinde doğup büyüyen Chaplin,1913 yılında gittiği Amerika'da 1 yıl sonra ilk filmi olan ' Making A Living'in ' ardından çekilen Kid Auto Races in Venice filminde bol pantolonlu, melon şapkalı, büyük ayakkabılı, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan "Şarlo" tiplemesini yarattı. Takip eden yıllar içinde aralarında 1917 yapımlı The Immigrant ve The Adventurer gibi filmlerinin de bulunduğu altmıştan fazla kısa filmde oynayarak yeni gelişmekte olan sinemanın da etkisiyle dünya çapında görülmemiş bir üne kavuştu. 1918 yılında çektiği A Dog's Life filmi ile uzun metrajlı filmlere de başlayan Chaplin, Mary Pickford, Douglas Fairbanks veD. W. Griffith ile birlikte kurdukları United Artists film şirketinin ortağı olduktan sonra Altına Hücum, Şehir Işıkları, Büyük Diktatör, Asri Zamanlar, Sirk ve Sahne Işıkları gibi başyapıtlara imza attı.
Filmlerinde dönem koşulları için imkânsız görülebilen mizansenlere, koreografilere ve akrobatik hareketlere yer veren Chaplin, komedi sinemasının bütün örneklerini sonuna kadar korumakla birlikte, heyecanın ve hareketin asgari düzeye çekildiği sahnelerinde ise dramatik yapısını sergileyebilmiştir. Popülist yaklaşımlara, hiçbir zaman benimsemediği bazı yönetim biçimlerine ve teknolojiye yönelik ağır eleştirilerini ise yine bu komedi tarzının içinde eritmiş ve sessizce seyirciye ulaştırmayı bilmiştir.